tds_thumb_td_300x0
Büyük Bedeller Ödemiş Bir Asker: Fethi Kulaksız
Büyük bedeller ödemiş, ailesini arkasında bırakmış, hayatını tamamen vatanına ve kardeşlerine adamış bir asker: Fethi Kulaksız. 
       Daha yirmili yaşlarında bir genç. Mükemmel hayalleri vardı belki de. Okuduğu üniversiteyi bitirip aşık olduğu kadınla mutlu bir yaşam. Ama olmadı.. Hayat ona bambaşka şeyler yaşattı. Evlilik hayalleri kurarken aldatıldı. Aldatılmak.. Kelimenin okunuşu ve yazılışı çok basit ama derine inildiğinde çok zor. Sevdiği kadın ve ağabeyi tarafından bu zorluğa sürüklenmek daha da zor. Bu da yetmezmiş gibi annesi tarafından yalnız bırakılmak daha fazla zor. Aslında en kötüsü de bütün bunları tek başına yaşamak, her şeyi tek başına unutmaya çalışmak. İşte Fethi tüm bunları tek başına yaşadı. Yıllarca yaşadıklarının etkisinden çıkamadı. Kimseye güvenmedi, kimseye aşık olmadı. Onun tek aşkı vatanıydı. Üniforması ve tüfeğiydi. 
     İnsan yaşadıklarını unutmak için asker olmak ister mi? Fethi istedi. Sevdiği vatanı uğrunda şehit olmayı seçti. Hayat onu belki de nerelere götürdü, neler gösterdi, neler yaşattı. Bunları bilmiyoruz ama Karabayır’ın ona neler kazandırdığına hepimiz şahit olduk. Her şeyden önce kardeş kazandı Fethi. Ağabey kazandı, dost kazandı, gerçek aşkını kazandı. 
     Ufak bir yolcukla başladı her şey. Birbirilerine canlarını emanet edecekler, birbirleri için aç kalacaklar, birbirleri için uykusuz kalacaklar ve gerektiğinde birbirileri için ölüme gidecekler. Birisi yaşasın diye biri arkasında sevdiklerini bırakacak. Eşini, çocuğunu, annesini, babasını, kardeşlerini bırakacak. Her şey bu yolculukla başladı. O anda anladılar can yoldaşı olacaklarını. Öleceklerini anladıklarında bile beraberdiler. İşte bu her şeye değerdi. Fethi kardeşlerini böyle kazandı. Aşkını da bir başka aşkı olan kitapçıda kazandı. Hayatında hep yer verdiği kitapları vardı onun. Sevdiği yazarlar vardı. Görevden arta kalan zamanlarda hep kitap okurdu. İlerde canını verecek kadar seveceği kadını burada tanımıştı. Tanışmaları pek hoş olmasa da akıllardan çıkmayacak kadar güzel olmuştu. 
      Çok sınandı Fethi, çok şey yaşadı. Askeriyeden ihraç edildi. Yaşadıklarını unutamadığı için sevdiği kadına onu sevdiğini söyleyemedi. Ve görevi nedeniyle ondan da uzakta kaldı. Aradan uzun zaman geçti yine de unutmadı Eylem’i. Sevdiği kadını unutmadı. İlk gördükleri anda da söylediler artık söyleyemediklerini. Ettiler o geç kalan itirafı. Tam mutlu olacaklar derken bu sefer başka şeyler oldu. Fethi yine sevdiği kadınla sınandı. Onun farklı ülkeye çalışması, çalıştığı ülkenin ondan istedikleri Fethi’yi derinden yaraladı. Eylem’in öldüğünü sandı, başka bir yere gittiğini sandı ama en olmadık zamanda yeniden çıktı karşısına. Ama bu sefer en güzel şekilde. Hiç ayrılmamak üzere, zorluk çekmemek üzere.
Derken yine başka şeyler oldu. Fethi bir ailesi olsun bir evi olsun istedi. Sevdiği kadınla birlikte yaşama hayali hatta birlikte ölme hayali kurdu. Yine olmadı. Hayat bu sefer başka şekilde vurdu ona. Ama yine kaybetmedi. O umut onun içinde hep vardı. O kadını bir gün kaybedeceğini biliyordu. Belki de sevdiğinden önce kendisinin gideceğini biliyordu ama vazgeçmedi. Evlenmek istedi yuva kursun istedi ama meslekleri buna engel oldu. Onlara verilen görevlerin zorluğu buna engel oldu. Sevdiği kadından onu severken ayrılmak zorunda kaldı.  Yine de vazgeçmedi. Unutmadı onu. Fethi’nin üzülmeye bile zamanı yoktu.  Her koşulda mutlu olmak zorundaydı.  Mutlu hissetmek, güçlü kalmak zorundaydı çünkü onun önceliği masum insanlardı, vatanıydı. İnsanların hayatını tehlikeye atan şeyler vardı ve onlarla mücadele etmek zorundaydı. Belki de bu yüzden bu kadar güçlüydü. Güçlü olmak zorunda olduğu için güçlüydü. 
     Bir gün bu hayattan giderse geride kalan masumlar mutlu olmalıydı, vatanı emin ellerde olmalıydı. Ve tabi ki onun en çok istediği şey sevdiği kadınla gitmekti bu dünyadan. Hep hayalini kurdukları o uzun tatile…

@DelifisekSem

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!