Bir Neslin Favorisi: PRENS
Çıktığı günden bu yana ortalığı kasıp kavuran, bütün sosyal medya platformlarını domine eden Prens’i neden çok seviyoruz? Gelin birlikte bakalım.
Mizahi anlamda usta diyebileceğimiz isimlerin elinden çıkan Prens, daha önce aynı türde izlediğimiz hiçbir işe benzemeyişiyle kalplerimizde yer etti öncelikle. Sonrasında görsel dünyası, oyuncu kadrosu ve yine kendine has sarkastik anlatımıyla bu sevgiyi pekiştirdi diyebiliriz.
Kocaman bir saçmalıklar silsilesi aslında düşününce. Ama işlediği konuları öyle temiz anlatıyor ki seyircisine, bunu yapabildiği için seviliyor zaten. Cringe olmadan, sık sık gülerek, gülmesek de tebessüm ederek izliyoruz bölümleri.
Tabi sadece güldürmüyor. Son zamanlarda bu konuda eleştiriler alıyor olsa da, duygusal sahneler işini de iyi beceriyor yapım. Kendi adıma, hiç fazla bulmadım o sekansları. Hatta bu tarz komedilerle, sürekli daha pozitif bi modda olduğumuz için ekstra etkileyici bulurum o sahneleri. Kardeş Payı da buna sağlam bir örnektir mesela..
Prens’in en önemli yanlarından biri olan özgünlüğü, izleyicisine birçok anlamda çeşitlilik sunuyor. Karakter sayısı az değil, genelde ülke veya krallık olarak gördüğümüz mekanlar da çok. Ana konunun sabit olduğu anlarda bile yan konuların hem nicelik nem nitelik olarak tatmin edici oluşu, dizi için çok büyük bir artı.
Daha anlatacak çok şey var ama toparlayayım. Derin bağ kurabileceğimiz, her birinin hikayesini dolu dolu vermeye çalışan karakterleriyle, hem renkli hem karanlık dünyasıyla, dansları şarkıları performanslarıyla, ters köşeleriyle, sürprizleriyle, jeneriği ve daha birçok yönüyle Prens, günümüz gençlerinin (ve tabii yetişkinlerinin) en sevdiği dizilerden biri oldu ve olmaya devam ediyor. Hem yapımcıları ve oyuncu kadrosunun cv’lerinde, hem de yıllardır son derece tatsız olayların içinde sürüklenen ülkemiz insanlarının yorgun yüreklerinde ışıltılı izler bırakacağı kesin. Sevgiyle kalın.