tds_thumb_td_300x0
Bir Litre Gözyaşı 11. Bölüm: Yaşanacak Şeyler Var

Bir aşk itirafı ve aniden gelen araba kazasıyla Cihan’ın kendisine ve kalbine açılışını izledik bölümün başında. Mahir’i ne kadar sevdiğini belki o zamana kadar kendisi bile fark edememişti, kaybetmenin korkunç anılarını yaşadı Cihan ve kim bilir Cihan’ı sevenler, ailesi ve Mahir her gün bu düşünce ile baş ediyorlar belki. Hasta bir çocuğa sahip olan aileler anlarlar şayet en çok bu konuyu, her gece acaba yarın yine ona sarılabilir miyim diye düşünmekle uyuyup ve sabahları uyandığınızda ilk onun nefes alıp vermesini kontrol edersiniz, saatler geçmesin zaman dursun istersiniz; zaman dursun ki daha çok vakit geçirelim daha çok hayatı yaşayalım, fotoğraf çekelim, parka gidelim, dans edip bahçemize ağaç dikelim.

Ve ne güzel demiş Sezen Aksu “aramız dayaşanacak yarım kalan bir çok şey var…”

Cihan baygın olan Mahir’e kaç defa seni seviyorum diyip onunla hayallerini yaşamak istediğini itiraf ediyor, baygınken o tarafa sesler gitmese bile bence Mahir’in bilinçaltında duyulmuş bir aşk itirafı var ve ileriki bölümlerde Mahir’den Cihan’a karşı durup sen benigerçekten sevmiyor musun diye sorgulamasını beklesem yanılmam inşallah.

Bu dizide en sevdiğim konu aile. Cihan hasta diye diğer çocuklarını unutmayan Figen ve Muzaffer güçlü bir anne ve babayı temsil ederken aslında hayatın devam etmesini bize hatırlatıyorlar, hastalık ne kadar güçlü olursa olsun savaşıp yenilmek savaşmayıp yenilmekten daha  iyi değil mi? Hem savaşmayanlar zaten en baştan kaybedenler değiller mi?

Cihan’ın bir evlatken kardeşlerine abla olması onları desteklemesi ve sahip çıkması da baya güzel anlatıldı bize.

Ailede geçen tüm gerginliklere rağmen yine birlikte olmaları, anne ve kızın samimiyeti, Figen’in hastanede Mahir ve Cihan’a kapı arkasından bakıp gülümsemesi en sevdiğim yönlerdendi. Mahir’in ailesine gelirsek hala bu samimiyetini kaybettiklerinin nedenini çözemedim lakin Cihan ve Mahir’in aşkı bu duruma da yardımcı olup o aileyi de eskisine döndüreceğini bekliyorum ben.


Gelelim en çok sevdiğim sahnelerden birisine, portakal kokan bir aşk hikayesi desem bu hikayeye yalnış bir şey söylememiş olurum aslında. Portakal kokusu belki de çoğumuza çocukluğumuzu hatırlatır, soğuk bir kışta yorgan altında grip olurken içtiğimiz vitaminler arasında yer alan bir portakal suyu koyar anneannemiz. Belki bir turuncu atkımızı hatırlatır bize, sonbaharda dökülmüş yaprakların üstünde yürürken şarkı dinlediğimizi.

Çocukluk bir gül olsa belki de portakal kokardı belki de çikolatalı süt bilmiyorum ama en çok büyüdüğünden yorgunken hatırlar çocukluğunu insan. Zamanı geri alamaz yine çocuk olamaz ama onu hatırlar gözlerini kapatıp rüzgarın saçlarını okşamsını hisseder. Mahir’in Cihan için ölmeden önce yapılacaklar listesi yazması da bu anlamda aslında “olduğun yere mahkum değilsin Cihan.” Bu hastalığa bu hastaneye mahkum değilsin, fırsatın varken yaşa bu hayatı güzelce demesiydi.

“Ben zaten perişanım anne. Ama onunla olmayacağım zamanları düşünerek, onunla olduğum anları kaçırmak istemiyorum. Perişan olacaksam da Cihan’la olmak istiyorum. Ondan uzak kalarak değil.”

Mahir’in abisini kaybetmesi ona yaşamanın her saniyesinin anlamı ve değeri olduğunu anlatmış ve bu yüzdendir ki Cihan’ı bir gün kaybedeceğini bilerek de ondan vazgeçmiyor. Bir gün Cihan konuşamayacak, ona seni seviyorum diyemeyecek belki ama ne demişler? “Bütün gece güneşi kaybettin diye ağlarsan, yıldızların güzelliğinden de mahrum kalırsın”

Son olarak bölüm aşk itirafıyla başlayıp Mihan dolu ve güçlü aile temsili olan bir bölüm oldu bence, bu bölüm hastalığın daha da ilerlemesini izledik ve belli ki gelen bölümlerde bu açıdan daha da çok dram dolu sahneler izleyeceğiz. Cihan’ın sınavdaki ataktan sonra gergin olması veMahir’in onu sakinleştirmeye çalışması ayrıca Mahir’in bu hastalık konusunda araştırıp okuması kalbime dokunan detaylardan birisiydi. Sokak kedileri için çalışmaları bir yerlerde faydalı olmak hissi çok güzel işlenmişti. Ve bana AyaKitonun günlüğünde yazdığı bu cümleleri hatırlattı.

“Hareket edemiyorum, başkalarına faydalı bir şey yapamam.

Ama yaşamak istiyorum.

Anlaşılmak istiyorum…”

Son sahneyi yorumlamak istemiyorum ama genel olarak söylemek istersem eğer, bu  dizinin konusunun aşk üçgenlerinden daha kaliteli olmasını düşünüyorum.

Okuyan gözlerinize sağlık, uzun olduysa ve yazım hatası varsa affola 🌿

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!