tds_thumb_td_300x0
Aşk Her Şeyin Üstesinden Gelir mi? Bir Zamanlar Çukurova’ya İlk Bakış

Bir Zamanlar Çukurova güçlü oyuncu kadrosu, rejisi ve hikayesiyle bu sezonun en dikkat çeken projelerinden biri oldu. Ben de sizler için nacizane ilk bölümün olaylarından bahsetmek istiyorum.

Yazının bundan sonraki kısmı bölümü izlememiş olanlar için sürpriz bozan içerir aman dikkat! 

 

Hikaye bir trende başlıyor. İstanbul’dan Adana’ya doğru yol alan bir trende… Yavaş yavaş yol alırken hikayenin asıl kahramanlarından Yılmaz ve Züleyha’yı görüyoruz. Yılmaz’ın bir şey ve ya birilerinden kaçarken Züleyha’nın da onunla beraber gidişini görüyoruz. Birbirlerini her koşulda, her ne olursa olsun sevdiklerinden bahsederken başlıyor Bir Zamanlar Çukurova.

Olayların o trene nasıl uzandığını öğrenmek için 2 gün öncesine geri dönüyoruz. Dönem projelerini oldum olası hep çok sevmişimdir. Belki de bana o dönemlerde yaşama isteği aşıladığı için midir bilmem özellikle 70’lerin o ruhu bana büyülü ve özel gelmiştir. Dizinin fragmanını ilk gördüğümde de beni çeken ilk şey o dönemin ruhunu iyi yansıtacaklarını düşünmemdir.

Gelelim olaylara. Züleyha’nın Veli adındaki üvey abisi, kumar borcu yüzünden zor durumdadır. Borçlarını ödeyemeyen Veli, borcuna karşılık kardeşini, Naci adında saplantılı aşık bir adama tek gecelik ilişki yaşaması için satar. Naci tam Züleyha’ya saldırırken Yılmaz gelir ve boğuşma sırasında Yılmaz Naci’yi öldürür.

Yılmaz artık katil olmuştur ve kaçmaktan naşka çaresi kalmaz. Böylece İstanbul’dan Adana’ya uzanan o trenin hikayesini de öğrenmiş olduk. Ama birbirini seven iki aşık o trene binerken işlerin bu kadar karmaşık hale geleceğini tahmin edebilirler miydi? Hiç sanmıyorum.

 

“O yar gelir yazıya gül olur yar yar

Yüzün görsem tutulur dilim lâl olur yar

Aşka düşen divane gezer deli olur yar yar”

Gelelim hikayenin diğer çiftine. Züleyha ve Demir’in ilk karşılaşmaları, daha doğrusu Demir’in Züleyha’yı görüşü tıpkı arka fonda çalan türkü gibi oldu. Çeşmeden su içerek serinlemek isteyen Züleyha’yı gören Demir daha ilk görüşte vuruldu. Tabi o doğal ve kendine özel çekiciliğini kim görse vurulurdu. Tabi şu anlık görünürde bir aşk yok ama Demir tarafında büyük bir etkilenme olduğu açıktı. Bu ikilinin hikayesini nasıl işleyecekler merak ediyorum

“Yüreğime hançer de vurdu gül sandım yar yar”

Bu sırada Adana’ya varan iki aşık, Yılmaz’ın ceplerindeki tek ve son parayı çaldırmasıyla zor duruma düşerler.

Onların bu zor durumunun tam aksi yönünde zengin beyimiz Demir ve bizzat kendi kullandığı sarı uçağının kanatları altında Çukurova manzarasıyla eşsiz bir görsel şölene de merhaba diyoruz.

Tabi Hünkar Hanım ve Yamanlar Çiftliği ile de o noktada tanışıyoruz.

Demir annesi ile karşılıklı ilk sahnesinden babasından kendine kalan topraklara saygı duyan, babasından kalan mirasa ve o mirasın getirdiği sorumluluğa sırtlanmış güçlü bir karakter izlenimi veriyor.

Klasik ağa, bey figürünün dışına çıkılması hoşuma da gitti çünkü Demir’de klasik düzene saygıyı kaybetmeden onu teknoloji ile harmanlama ve geliştirme isteği var. Geri kafalı bir ağa değil, Almanya’da eğitim almış ve kendini iyi yetiştirmiş. Annesi ile zıtlıkları geleneksel ve modernliğin zıtlığı gibi daha çok.

Bizim iki garip aşığa dönersek Yılmaz kendine bir iş bulma umuduyla dolaşırken askerlik arkadaşı Gaffur ile karşılaşır. Oradaki esnafa sorduğunda Yamanlar Çiftliği’nde kahya olduğunu öğrenir ve bunu kendisi için de bir fırsat olarak görür.

Aynı anlarda çiftlikte toplu nikah töreni için yoğun bir hazırlık yapılmaktadır. Hünkar Hanım’ın nikahsız ilişki konusunda katı olduğunu ve imkanı olmayanları toplu olarak evlendirdiğini öğrenirler. Hazırlıklar sürerken Gaffur’un eşi Saniye evli olup olmadıklarını sorduklarında Züleyha hayatlarını etkileyecek bir yalan söyler. İşleri kendisi açısından daha karmaşık hale getireceğinden habersiz Yılmaz ile abi kardeş olduklarını söyler.

Her dizide olduğu gibi, burada da başrollere kötülük yapmaktan başka amacı olmayan sinsirella kontenjanını Şermin karşılıyor. Demir’in amca kızı olan Şermin’in gözünün tüm mal ve servette olduğunu ilk sahnesinden anlamak zor değil.

Tabi konaklı dizilerin olmazsa olmazıdır sürekli başrollerle uğraşan konak çalışanları. Yılmaz’ı kendine bir rakip olarak gören Gaffur karısı ile bir olup onları göndermeyi amaçlamaktadır.

Kayınçonuza ufak sürprizler yapın 😉

Bu noktada Demir’n önceden bir evlilik yaptığını ve karısından çocuğu olmadığı için ayrıldığını öğreniyoruz. Aradan geçen zaman da eski karısı Filiz’in şu anki eşinden hamile olduğu haberi, erkek torun hasretinde olan Hünkar için büyük bir şok olur. Sorunun Demir’den kaynaklı olduğu düşüncesi onu derinden sarsar çünkü bir ağa olarak soyadının saygınlığını devam ettirebilmesi için bir çocuk sahibi olması şarttır.

Toplu nikah töreninde aşk üçgeni dolu dizgin devam eder tabi. Yılmaz’ın işçilerin yanında, Züleyha’nın ise çiftlikte kalıyor olması görüşmelerini neredeyse imkansız hale getirir. Gecenin ilerleyen vakitlerinde yalnız bir yer bulma umuduyla ağaçlık alana doğru giderler.

O sırada Hünkar’ın hasta durumda olan annesi Haminne’nin odasında olmadığını görürler, tüm ev ve çalışan halkı seferber olur ve tüm arazi didik didik aranmaya başlar. Bölümün final sahnesinde ise Hünkar’ın ormanlık alanda arama yaparken şaşkınlıktan donup kaldığı bir olay vardı. Yılmaz ve Züleyha’yı kardeş olarak bilirken gördüğü bu manzara karşısında Hünkar’ın ne yapacağını çok merak ediyorum açıkcası.

Elbette beğenenler olduğu gibi beğenmeyenler de vardır. İlk bölüm benim açımdan tatmin ediciydi. Çekimleri dizi için kurulan özel bir platoda yapılırken, Adana’nın kendine has doğasıyka birleşince şahane bir görsellik çıkmış ortaya.

Tüm oyuncular rolleri ile bütünleşmiş. Vahide Perçin, Hilal Altınbilek, Uğur Güneş, Murat Ünalmış şahane bir iş çıkarmış. Avrupa Yakası’nda Şesu rolüyle aklımıza kazınan Bülent Polat ise Gaffur rolü ile bambaşka bir kimliğe bürünmüş. Kızarken bile sevdiğin şeytan tüyü barındıran karakterlerden biri Gaffur. Tüm ekibin eline emeğine sağlık.

Olayların bundan sonraki gidişatını merak etmekle beraber işlerin Züleyha ve özellikle Yılmaz için hiç de kolay olmayacağı belli. Aşk üçgenimiz bizi biraz zorlayacak ama tek temennim iki tarafa da umut dağıtılmadan, karakterin aslından çıkarmadan hikayenin olması gerektiği seyrinde ilerlemesi. Bu dizi için ilk yazımdı -ama emin olun son olmayacak 😉 – karakterlerin çok da ayrıntısına girmeden yorumlamak istedim. Çünkü daha ilk bölümden peşin hüküm vermeyeyim, önümüzdeki bölümlerde karakterler oturdukça ve onların gelişimini izledikçe bir karakter yazısı da yazarım belki. 

Yazının sonuna kadar okuma sabrını gösterdiyseniz, teşekkür ederim. 😊

Bir Zamanlar Çukurova’nın ilk bölümünü siz nasıl buldunuz, yorumlarınızı bizimle de paylaşmayı unutmayın! 😉

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!