tds_thumb_td_300x0
Söz Sezon Finali: Ben mutlu sonları sevmem…

Geldik yine bir Ethem Özışık’ın sihirli parmaklarından yazılan bir sezon finaline. Nerden başlasam bilmiyorum o kadar ve o kadar duygulu sahneler var ki ama ila bir sahneden başlayacaksam kredimi bu bölümden değilde ben olarak flashback yapıp sizi ilk bölümün en cesur dediğim sahneye getireceğim. Hatırlarsanız, Sarı komutanımızın biricik sevgilisi Merve, bir Avm’nin önünde teröristler tarafından pusuya düşmüştü. O an saldırı olmuştu, ve ortada elinde bir kırmızı balon olan bir çocuk. Merve, bir sivil kadın olarak en büyük kahramanlığını yaptı, o çocuk kurşunların ortasında kalmış, ve ona birşey olmasın diye kendi canını hiçe sayıp o çocuğu korumak istedi, ve tam o anda patlayan bir canlı bomba.

Yavuz Karasunun kollarında, Bahar, ilk can çekişen sevdiği kadın değildi.

Bu bölüme yani 50.bölüme gelecek olucaksak, aslında kelimelere dökemeyeceğim kadar duyguluyum. Bir yandan her hafta 2 saat boyunca bir bölümünü izlediğim dizinin aslında gerçek hayata saatler boyunca günler boyunca canlarını hiçe sayıp vatanını korumak için savaşan askerlerimize gidiyor aklım. Burdanda askerlerimize allah yardımcı olsun, şehitlerimizin toprağı bol, mekanları cennet olsun, şehit ailelerinede allah sabır versin demeden geçmeyeyim. İçimde kalmasın.

Gecen hafta, Derman tarafından kaçırılan Bahar, Yavuz’a tam kavuştum diyecekti ki, Derman tarafından sırtından iki kurşun yiyerek, sevdiği adamın önünde acıdan diz çökmüştü.

Bu bölüm, başka bir Yavuz Karasu izledik. Kendini suçlayan, sevdiği kadınla evlenmiş olmasına pişman olan ama aslında eşini kaybetme korkusunun duygusunu en içten yaşayan, çaresiz bir Yavuz vardı karşımızda. Merve’den sonra Bahar.

‘Bir komutanın çaresizliği…’

“Bak yine gidiyor komutanım, gözümün önünde birini daha kaybediyorum. Merveyi yaktım, Baharı da kaybediyorum. Allah benim belamı versin. Merveyi koruyamadım, Baharı da koruyamadım, ben nerde hata yaptım komutanım, bilmiyorum.” bu sözlerdeki çaresizliği okudunuz mu? Peki sahnedeki o gözler, Erdem yarbaya sarılışı, Nazlı ve Su’ya boş bakışını gördünüz mü? İşte sevdiğini ikinci kez kaybetme korkusunu yaşayan birinin çaresizliği bu. Koskoca Asker, kaç kez ölümle burun buruna gelmiş, “VATAN” için diyip korkmadan çatışmaya girmiştir ama sevdiklerimiz olunca, şartlar değişiyor. Tabi bu mutsuzluk arasında gözümden kaçmayan Eylem-Fethinin daha da bağlanmaları birbirine, Nazlı’nın ve Ateşin artık korkusuz bir birine destek olma çabaları, ama bence bu bölümün en güzel haberi ise, Güler ablanın bebeğine hiç birşey olmamış olması.

Bir yandan “Ben hiç kimseyi sevmemeliyim, hiç kimseye aşık olmamalıyım” diyen çaresiz bir Sarı komutan diğer yandan “ Seni seviyorum Eylem, bugün varız yarın yokuz” diyen bir Fethi. Size soruyorum aşık olmak herşeyi göze almak, bir gün sevdiğini kaybetmek değil midir?

Bölüm ilerledikçe hem timin gerçekten birbirine bağlı olduğunu izledik diğer yandanda Dermanın köşeye sıkıştığını izledik.

‘Geride kalan hüzün…’

Bahar’ın ölüm haberi aniden geldi. Başında bekleyen Güler, Nazlı ve Su’ya kalmıştı bu kötü haberi vermek. Herkesin haberi oldu, herkes yıkıldı, çünkü Bahar çok cesur, işini seven ve bağlı olan bir kadındı, tek Yavuzun haberi yoktu çünkü o çoktan eşini sırtından vuran adamın peşine düşmüştü. Hiç kimse onu tutamadı.

Ateş ve Yavuz sahnesinde gözyaşlarımı yine tutamadım, ağladım. Kendi kendime sordum “gerçek timlerde böyle birbirine bağlı mıdır” diye. İnşallah öyledir, askerler birbirinin emanetidir değil mi?

‘İyilik kazandı…’

Bölüm ilerledikçe başını belaya sokan bir Yavuz ama son derece akılıca davrandığını gördük, kaç bölümdür timin yakalayamadığı Dermanı Yavuzun üzüntüsü kini yakalattırdı.

Erdem Yarbay, Eylem ve babası Ağahın çabalarına rağmen vazgeçmedi, belkide vazgeçicekti ama o anda baharın öldüğünü öğrendiğinde ipler koptu. Yavuz Dermanı gözünü kırpmadan öldürdü. Bence iyi oldu. Bu dünyada hep kötüler kazanmamalı bence. İntikam hırsı en akılı insanın bile aklını başından alır. Tamam dizi hayal ürünü ama bazen düşünüyorum sevdiklerimin başına, başkası tarafından, birşey gelirse nasıl davranırım. Düşündüklerimden bile korkuyorum.

‘İki mezar,iki kişi,biri toprakta diğeri kaçmakta…’

Yavuz sınır ötesinde birini öldürdüğü için hemen polis tarafından arandı ve dakikasına vuruldu. O vurulmakla, Bahar ise karaciğer yetmezliğiyle kaldı. İki aşık birbirine bu dünyada kavuşmadı bari öteki tarafta mutlu olsunlar diyorduk ki Yavuz çıktı ortaya. Meğer hepsi bir oyundu, tutuklanmasın diye babası onu ölü gösterdi. Oh ne güzel memleket, Yavuz ölmesin ama babası, Erdem ve Eylem hariç bunu kimse bilmesin. Bakın bunu da düşündüm hani sevdiğim biri ölü gösterilse ortaya çıktığında nasıl davranırım? Kızamam bence kimse kızamaz, tamam azıcık kızar ama fazla sürmez sonuçta ölmedi yaşıyor. Ama bunu bilenler ve bana söylemeyenleri bence affetmem kolay kolay… burdan da yakınlarıma sesleniyorum kulağınıza küpe olsun…

Yeni sezonda neler olucak tahmin edemiyorum. Poyraz Karayel 2.sezon finalinde Poyrazın mezara girişini, 3.sezonda dirilişini izlemiş insanlarız. Ethem Özışık bu, herşeyi yapar diyorum. Bahar kesin ölmedi, güvenlik önlemi amaçlı ölü gösterildi diyeceğim ama cenazesi yapıldı hani. Ölmediyse nasıl bağlanacak bilmiyorum hani neden böyle bir oyun oynandı falan derken 3 ay boyunca baya kafa yorucağız. Bir yandanda diyorum ya gerçekten öldüyse? Ters köşe aslında bizi ölmediğine inandırıp ama aslında gerçekten öldüyse düşünüyorum ama saniyesinde “başroller ölmez” diyorum. Ama Ethem Özışık bu farkını katmak için,  değil başrölü beni bile öldürür. Vay anam, yine mahvettin yaz tatilimizi Ethem hocam ama canın sağolsun, senden öğrendik değil mi tarihin yalnızca mutsuzları yazdığını…

 ‘Hoşçakal sarı komutan…’

Eylül’de görüşmek üzeri bütün ekip, emeklerinize, yüreklerinize sağlık, kamera önü kamera arkası, çaycısı temizlikçisi, iyi tatiller, eylülde görüşmek üzere ?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!