Nefes ve Yiğit’in İçimizi Sızlatan 5 Sahnesi!

1) “Acımıyor mu anne?”

Hayır, acımıyor bitanem…
Bugünde düşmanı püskürttük ya her şeye değer…
Yiğit’in annesinin uğradığı şiddete tanık olduğu, Nefes’inde almış olduğu dayak darbelerine rağmen oğluna sıkı sıkı tutunduğu an…
Bizim de mahkum edildikleri zindanda yaşadıkları onca acının yanısıra beraber ayakta kalmayı başarmış güçlü anne oğulla tanıştığımız ilk sahne işte…
İkisi de bu zindanda ürkerek uyuyacakları son gece oluşundan habersizce yine birbirlerine umut ve güç olurken…
2) “Kurtulduk değil mi anne?”
Kurtulduk annecim, soluk benizlinin kalesinden kaçmayı başardık biz…
Anne oğulun çektikleri ızdıraplı günlerin mükafatı olan Deli Tahirle tanıştıkları ve 8 yıllık esaretlerin son bulduğu gün…
Parmakları kırık, acı içinde kıvranan bir yandan mutlu Nefes, bir yanda da annesinin canı yine çok yandı diye üzülen ama o canavardan kendi ve annesi kurtuldu diye mutlu Yiğit…
Ve sonunda başardılar helal olsun diye gözü yaşlı sevinen biz…
3) “Bu denizi de mi sadece camdan göreceğiz anne?”
Anne oğulun hayatla ilk kavuşmaları… Deli Tahir arabayı durdurup “Karadeniz öyle uzaktan anlaşılmaz” demesiyle denizle daha doğrusu Nefes’in tanımıyla “özgürlükle” ilk buluşmaları…
Yiğit! dedi, aldı oğlunu Nefes ve ağız dolusu kahkahalarıyla Karadeniz’in etrafında adeta döndüler…
O dakikalar da anladık ki  bizler, onlar asla umuttan vazgeçmeyecekler…
4) “Oyun istemiyorum ben, seni istiyorum seni özlerim ben!”
Bitanem. Bu da bir macera biliyorsun değil mi?
Değil anne. Çok korkuyorum.
Korkma bitanem korkarsan kaybederiz bu oyunu. Bunu da biz kazanacağız.
Oyun istemiyorum ben, seni istiyorum, seni özlerim ben.
Şisst, bitanem ben senin hep yanındayım. Beni özlersen aya bak olur mu?
Tahir abinin dediği gibi mi?
Evet, Tahir abinin dediği gibi. Ben de ona bakıyor olacağım tamam mı? Söz veriyorum…
Bir kumpas sonucu yine zalimin eline düşmüştü anne oğul. Sözde psikopat Vedat’ın deyimiyle Nefes mezarına gelmişken oğluyla vedalaşma anı…
Nefes her zamanki gibi önceliği oğlu ve onu ayakta tutmaya çalışıyor. Birbirlerine bunun bir son olmadığı anlatıyorlar. Sımsıkı sarılıp, ağlaşıyorlar.
Bu sahnede eminim hepimiz Nefes’in anneliğiyle, direnişiyle bir kez daha gurur duyduk. Aynı şekilde Yiğit’in anne sevgisiyle…
5) “Bir daha kaçmayalım olur mu yoksa seni çok özlüyorum anne!”
Anne!
Annem! İyi misin bitanem?
İyiyim ama bir daha kaçmayalım olur mu yoksa seni çok özlüyorum.
İksirim bitsin, geleceğim annem tamam mı?
Ne zaman biter?
Sen şimdi odana çık, oklarını hazırla tüyünü de tak ben de gelirim o zaman…
Zalime boyun eğmeyip, yine oğluyla kaçtığı için ceza odasında elleri kelepçeli şekilde fizyolojik ve psikolojik şiddete maruz bırakılmış Nefes.Ve kapı açılıyor oğlunu gördüğü an acısını unutup onunla yeniden umut doluyor, ona hiçbir şey yansıtmamaya çalışıyor. Yiğit de farkında ki annesine endişeleniyor.
Bizim de yüreklerimiz yanıyor, onların yerinde biz olsak böyle cesur böyle güçlü böyle umut dolu olabilir miyiz diyoruz içimizden…
Anne oğul olarak aralarındaki o sonsuz güven ve sevgi bağıyla bizleri bir kez daha ekran başında gözyaşlarına boğan İrem Helvacıoğlu’na, Demir Birinci’ye teşekkürlerimizi borç biliriz….