Hoşçakal Güzel Gülüşlü Adam: Vatan Şaşmaz

Daha yeni aldık ölüm haberini. Ekranda Çocuklar Duymasın’daki sahnesini izleyenler telefonlarına düşen ölüm haberiyle şok oldu. İçimiz acıdı ve bir veda daha ettik anılarımıza… Söylenecek çok söz yok aslında ama ben yine de bir veda yazısını hak ettiğini düşündüm Vatan Şaşmaz’ın. Ve yanağımdan gözyaşının izi silinmeden, hayatın akışı içimdeki acıyı soğutmadan bu yazıyı yazmaya karar verdim.

8 Ocak 1974’te, İstanbul’da dünyaya geldi Vatan Şaşmaz. Gençlik yıllarında bir süre fotomodellik yapan Şaşmaz, eş zamanlı olarak bazı reklam filmlerinde ve şarkı kliplerinde rol aldı. Şuan 3. versiyonu ekranlarda olan “Çocuklar Duymasın” dizisi ile tanıdık onu. Ve onunla da veda ettik. Ama elbette onun kariyeri bundan ibaret değildi. Akşemseddin Hazretlerinin hayatının anlatıldığı filmde Akşemseddin, 2004 yılında TRT için çekilen Dudaktan Kalbe Filminde Doktor Ergun, Keloğlan Kara Prense Karşı isimli sinema filminde ise Beyaz Atlı Prens rollerinde oynadı.

Çeşitli TV kanallarında ve organizasyonlarda sunuculuk yaptı. “Taraftar Yarışıyor” ve “Vatan Mutfağı” isimli programlarla sunuculukta da rüşdünü ispat etti.

14 Temmuz 2011 tarihinde İngiltere’de konsoloslukta Nurşen Kocayaş ile dünya evine giren Vatan Şaşmaz, Fethiye Adliyesi Aile Mahkemesi’nde 10 Ocak 2014 tarihinde anlaşmalı boşanma kararıyla 2,5 yıl süren evliliğinden tek celsede boşandı.

Ardından 13 Eylül 2015 tarihinde Vatan Şaşmaz, bir yıldır birlikte olduğu mimar Yasemin Adalı ile evlendi. Ünlü sunucunun eşinin 4 aylık hamile olduğu öğrenildi. Acı haberi ailesinin yanında Tarsus’ta tatildeyken öğrenen Yasemin Adalı, İstanbul’a gelmek için yola çıktı. Yani mutlu bir yuvayı taçlandıracak olan küçük melek babasını hiç tanıyamayacak 🙁  (Bu haberi yeni okudum. Umarım doğru değildir diye düşünüyor olmam ne acı…)

 

Ölümünden önce sunuculuğunu yapıyor olduğu, TRT HABER’de yayınlanan “Bir Fikrin Mi Var?” isimli yarışma programı da yetim kaldı böylece 🙁 Şuan cümlelerim sıradan bir haber yazısından öteye gidemiyor çünkü hâlâ inanamıyorum. Bir yerlerden Engin’in “Şakaaa” diye çıkmasını bekliyorum sanırım. Ama ne yazık ki böyle bir şey mümkün değil. O güzel gülüşlü adam şen kahkahasını da alıp gitti bu diyardan. Bir daha hiç gülmemek, güldürmemek üzere…

Nasıl öldü? olaylarına hiç girmeyeceğim. Bu konuda konuşulmasını doğru bulmuyorum çünkü. Daha Muzaffer İzgü’nün ölümünü kabullenemeden bir can daha veda etti dünyaya, sevilen bir insandı. Ötesi yok bunun. Konuşulması da son derece çirkin. Sorgulamak, saçma sapan iddialarda bulunmak yüreği kirlenmiş insanlara bile yakışmıyor gerçekten.

 

Ailesine ve tüm sevenlerine baş sağlığı ve sabır diliyorum. Huzurlar içinde uyu ve hislerime tercüme olamayan bu kısacık yazı için affet beni Vatan Şaşmaz… Her daim gülüşünle hatırlayacağım seni, hayatın acı gerçeklerinden sıyrılıp kahkaha attığımız sahnelerinle…

Dönen ne ki,
Ben miyim, gece mi yaşam karası
Düş savurganlığına düşmüş karayağız delikanlılar…
“o güzel insanlar”
Ağıtlar söylenir mi, her biri kayıp ölülerine,
Ağıtlar düşe, düşler dumana,
Şimdi yüzler ağıtlara mı dönük…

“O güzel atlara binip…”
Döşleri çamur deryası,
Kanatlanmış,
Sözler tozu dumana katmış…
Ben miyim, gece mi yaşam karası,
Ufka lekelenmiş gölgeleri…
Gelmiş içime oturmuş,
Başım üzre mi yeri…

“gittiler…”
Uçtu…
Ne varsa, ne yoksa
Siyah beyaz öpüşleri kaldı.
Desem ki, nereye, nereye?
Çıkar mı sesim,
Duyarlar mı beni…
Ben yalnızca şunu bildim:
“O güzel insanlar, o güzel atlara binip gittiler…”

*Yaşar Kemal, “Demirciler Çarşısı Cinayeti” romanından…