Sen Anlat Karadeniz 57.Bölüm: Final Uçurumundan Düştü Düşecek

Merhabalar🤗 Kısa bir aranın ardından yine Sen Anlat Karadeniz bölüm yorumuyla birlikteyiz. Sezon üç olmuş, ilk bölümü izledim. Söz veriyorum sahnesi ile mest olup, gönlümün ısrarcı sesini duymamazlığa geldim. Ama gel gör ki bölüm 57 olmuş, hâlâ ilk sezondaki Karadeniz’i bulamıyorum. Ah! Artık bulmam pek de mümkün değil. Nasıl unutulur ki bize izletilen o konudan sapmış sahneler? Unutulmaz. Ne Vedat’ın ceza çekmeden ölüşünü unuturum ne de Tahir’in bir kadının yardımıyla gömleğini ilikleyişini. Karadeniz çocuğu dediğimiz, Mehmet Kaleli’nin aslan oğlu bildiğimiz Deli Tahir’in başka bir ailenin evladı çıkışı vardı bir aralar. Ne alaka? Niye ihtiyaç duydunuz be böyle bir senaryoya? Vedat Sayar vardı bir zamanlar. Hepimizin ağzı açık izlediği dev sahneleri vardı, hele Nefesle olanlar. O öfke, o psikopatlık, o zalimlik, o kör aşk bize geçiyordu. Çünkü adam oynamıyor âdeta hikayeyi yaşıyordu. Şimdilerde ekranda izlediğimiz Genco Tamar kim ya? O nasıl bir zalim? O nasıl bir oyunculuk? Üstlendiği rol, rol icabı takındığı kimlik ne kadar iğrenç ya? Hayır, Vedat Sayar’dan sonra çakma bir zalime gerek var mıydı? İllâ vardı, bizim halk entrika seviyor madem Vedat’a bir kardeş yazsaydınız? Ya da Vedat’a dost mu dost olan, onun işlerini devam ettirecek bir zalim yazılsaydı. Mesela Tarık Tamar değil de Sayar olarak katılsaydı diziye Beran Soysal. Eminim biz seyircileri daha dinamik tutardı hikayeye karşı. Aslına bakarsanız başka bir hikayeye hiç ihtiyacı yoktu Karadeniz’in. Anlatacağı, yolu uzun sürecek bir Nefes hikayesi vardı zaten. Yaralı, kimsesiz bir serçe kuşuydu Nefes. İşte o Nefes’i gün gün, hafta hafta sarsaydınız ya. Psikolojik travmalarından tut, bedenindeki izlere dek tek tek şifa olunsaydı. Şimdi sorsak size, ee olduk ya ondan hamile dersiniz Nefes’e. Ya arkadaş! Bu kadın niye hiç endişe etmiyor hamileliğinden. İki hamileliği de zalimin zindanında geçip gitmiş, yok mu bir korkusu falan? Ee var diyorsanız biz niye görmedik son bölümlerde? Bir doktora gidip danışsaydı, telaş duysaydı. Ya her şeyi geçelim. Ne vakit beraber oldu Nefesle Tahir? Biz niye görmedik o sahneyi belli ölçüler dahilinde. Karşımızda yaralı bir kadın var ve bir anda hamile kalıyor. Ne değişti o arada? Zaman atlaması var ancak. Hem de en bol olanından… Bu hikayede atlatılan her zaman diliminin bile bir önemi, bir gerekçesi vardı bir zamanlar. Şimdi her şey bir kılıfa uydurulup geçiştiriliyor. Yazık!

Sen Anlat Karadeniz 57.bölüm

Tahirle Nefes ya okulun bahçesinde ya da konaktaki odalarındalar. Yahu bunlar evli bir çift değil mi? Üstelik birde bebek bekliyorlar. Ne bileyim sık sık hastaneye kontrole gitsinler, bebek alışverişi yapsınlar. Tahir Nefes’e kurallar koysun iki canlı falan diye. Evdekiler kezâ Nefes’in üzerine titresin. Mesela Nefes’in canı yaprak sarması çeksin ya, Saniye’de Asiye’ye bile vermediği sarma tarifini Nefesle paylaşsa. Hem öğretse hem de kızına elleriyle sarsa. Pazara götürsün, sevsin, okşasın, canım kızım desin ya. Gerçi Saniye’ye çok kızamıyorum şu sıralar, aklını yitirmemiş akıllıca konuşan bir o kaldı dizide çünkü. Ne bileyim Nefes Tahir’i kumlukta ziyaret etsin, o çok sevdiği mısır çorbasıyla birlikte. Yangazlardan bekliyordum misal bir top alıp gelmelerini. Nefesle Tahir’e, kızda olsa yeğenimiz futbol hastası olacak bizim gibisinden söylenmelerini. Bir karnını okşasanıza Nefes’in ya. Yiğit olsun, Tahir olsun, Asiye ve Balım olsun. Tahir Kaleli öpsene karını karnından ya! Bir kızına günaydın desene ya da iyi geceler. Kızına şikayet etsene karını, baba kız çekiştirin misal Nefes’i. Hani nerede Masal’ın tekmeleri? Kulağını dayamak için savaş veren bir baba oğul göremiyorum. Nefes’e hemnefes olan bir Mercan yok, Nazar yok, Nuran yok, Berrak yok. Zorda olsa kabul ettiğimiz karakterler gitti, yerine bir türlü oturmayan karakterler geldi. Olmaz böyle olmaz! Bizim tek derdimiz Nefes olmalıydı. Nefesle birlikte değişen, gelişen çevrede doğan hikayeler olmalıydı. Konudan sapılmamalıydı. Ha doğru gidişatta yazılamayacaktı madem, o zaman yazanlara da müdahale edilmeyecekti. Tüm emeklere, tüm verilen sözlere yazık oldu. Çok büyük vebâl aldın sen Karadeniz! Çünkü nice Nefes yolda kaldı hem de bir başına. Çünkü göstermedin ki tek başına aslanlar gibi ayakta durmayı, sevdayla birlikte iyileşen dünyayı. Çünkü her şeyi ya eksik anlattın ya da hiç değinmedin bile. Sadece otuz bölüm sürseydin ama verdiğin sözü de tutsaydın. Nefeslere ihanet etmeseydin, onları sadece bir dizi malzemesi olarak görmeseydin. Gerçekten bir şeyleri değiştirmekte inat etseydin. Ama olmadı dimi? Yapamadık, bir süre sonra coşan reytingle birlikte hırs kurbanı olduk. Destan olarak anlatılacak bir hikaye ta en başından öksüz bırakıldı. Hem de öyle bir nokta da bırakıldı ki, ardından gelen her hamlede bir bir yok oldu. Üzücü, çok üzücü… Bugün 57.bölüm olmuş hâlâ NefTah’a doya doya bakamıyor seyirci. Yahu dizi final oldu olacak, biz asıl kahramanların çocukluğuna bile inemedik. Tahir mutlu bir çocukmuş misal ama nasıl? Neler yaşadı? Niye bu denli adı deli olacak şekilde gelişti her şey? Öğrenseydik ya ! Ama Tahir kim ki ya da Nefes? Ancak Hazan, Ferhat, Nilüfer, Genco izlesin seyirci. Başından beri her türlü desteğini sunan seyirci de bunu hak ediyordu dimi? Aksine hiç hak etmiyordu, hak etmiyorduk.

Ne denilir ki artık… Bir an önce final yaz atv ekranında Sen Anlat Karadeniz. Seni daha güzel hatırlamak istiyorum, istiyoruz çünkü. Ara ara uzaktan da olsa izleyeceğim seni, işte böyle bölüm yorumlarında buluşabilmek için. Benimle bir bölüm yorumunu daha seve seve paylaşan okurlara selam olsun.

Yeni bölüm yorumlarında görüşmek üzere…