Sabrina 5. Bölüm: Spellmanların Rüyası

Bir ‘ara bölüm’ olarak izlediğimiz Sabrina’nın beşinci bölümünde, salınan iblisin Spellman ailesinin kabuslarına girmesiyle, bütün olay başlıyor.

Siz daha farkına bile varamadan sizi uyutup rüyalarınızı manipüle eden bir iblis düşünün. En kötü korkularınızla yüzleşmelerinizi sağlayan bir iblis… Sabrina’nın babası tarafından zamanında bir bulmacanın içine hapsedilmiş olan iblis, spellman ailesinden intikam peşindedir. Başlangıçta iblise karşı zafer kazandıklarını zannetseler de bu sadece iblisin onların böyle düşünmesine izin verdiği içindir.

Rüyaların ortak noktası ise güzel başlayıp, sonrasında ise karakterleri yüzleşmekten korktukları duygularıyla baş başa bırakmak.

Sabrina’nın rüyası ile başlayalım. Evet, tahmin ettiğimiz gibi Sabrina’nın rüyası yarı cadı ve yarı insan olmasıyla alakalı… Hadi itiraf edin. Harvey’nin evlenme teklifi çok hoştu. Ne demişti? ‘Benimle evlen. Seni dünyanın en mutlu kadını ve cadısı yapayım. Tüm zamanların.’ Sabrina’nın en büyük korkusu, Harvey’in onu yarı cadı yarı insan olarak kabul etmeyip, bu haliyle sevememesiydi. Daha önce söylediğinde beklediği tepkiyi göremeyen Sabrina, bu durumun tekrar yaşanmasından korkmuş olmalı. Arada kafasını kurcalayan Nick’i de görmüyor değiliz. Harveyciyiz Harveyci.

Bütün bunlar bir yana, sevdiği adam tarafından cadı avına tabi tutulduğunu gören Sabrina, işkence görüyor. Ve en acısı, bütün bunların bir rüya olduğunun farkında olmaması. O dikenli tabutun içinde, sevdiği insanlar tarafından kurtarılmayı bekliyor.

Ambrose’un rüyası ise oldukça kafa karıştırıcı. İçindeki yalnızlık ve hapsolunmuşluk hissi çok güzel bir biçimde yansıtılmış. Hiç kırılamayan bir döngünün içinde kaybolmuş aslında Ambrose. Ve o da kurtarılmayı bekliyor.

Hilda hala ise anlaşılan Sabrina’nın okul müdürüne abayı yakmış durumda. Başta birlikte mutlu bir yemek yerken sonrasında kendini ablasına bağlı bir şekilde buluyor. Hilda halanın rüyasında önemli nokta, ablasının ağzına bağlayıcı bir büyü yapıyor olması. Yani, ablası tarafından eleştirilmekten artık usanması ve normalde gösteremediği cesareti rüyasında gösterip böyle bir büyü yapması, güzel yansıtılmış noktalardan bir tanesiydi. Bunun yanında bedenen de ona bağlı olması, ondan kurtarılmayı beklediğine dair bir işaret aslında…

Zelda halanın rüyasında ise Kara Efendinin onayını almak için ne kadar çalıştığını ve çabaladığını, bu uğurda kardeşini bile feda edebileceğini gördük. Feda etti etmesine de, aslında bütün varlığının ve ona değer veren tek kişiyi kaybettiğini anladığında, acısını derinden hissettik.

Bütün bunların yanında iblislerin annesi, Wardwell, Sabrina’yı kurtarmaya çalışır. Temiz bir uykuyla Sabrina’nın rüyasına giren ve onu uyandıran Wardwell, böylelikle istemeden de olsa, kendini açık eder.

Uyanan Sabrina ise zekice uyguladığı bir planla herkesin rüyasına girerek onların korkularıyla da yüzleşmiş olur. İblisi bir kaba hapsetmek üzere kullanacağı büyüyü kendi başına öğrenmek zorunda kalan Sabrina, planını uygular ve iblisi yakalar.

‘Rüya kapanları rüya yakalamaz, Batibat. Kabus yakalar. Bazen en eski, en basit büyü en iyisidir.’

Sabrina’nın dediği gibi… ‘Her şey bir rüyaydı.’

Gerçekten öyle miydi?