Gilmore Girls: Keşke Hep Harvard’lı Kalsaydın Rory Gilmore!

Gilmore Girls’ün şimdilerde Handmaid’s Tale dizisi ile karşımıza çıkan Alexis Bledel tarafından canlandırılan akıllı ve güzel karakteri Rory Gilmore’dan bahsedeceğim şimdi size. Dizi bir anlamda Rory’nin, not ortalaması ile Chilton Lise’sine gitmeye hak kazanması ile başlıyor. Rory, kendini bildi bileli Harvard’a gitmek isteyen zeki bir kız.

En büyük hayali ise gazetecilik okuyup savaş muhabiri olmak ve dünyayı gezmek. İlk üç sezon Rory’yi liseli olarak izlerken, üniversiteye gitmesinin gerektiği dördüncü sezonda her şey yavaştan değişmeye başladı. Ah, hiç de sevmem dizilerdeki bu değişimleri. Rory, hem Harvard’tan hem de Yale’den kabul edildi ama dedesinin geleneğini sürdürüp Yale’de okumayı tercih etti ve doğduğundan beri Harvard diyen kızı ve üç sezon boyunca da sürekli sözü geçen Harvard’ı bir anda bir kenara bıraktık ve Rory’nin odası Harvard’ın kırmızısından Yale’in mavisine döndü.

Tamam hayatta her şey planlandığı gibi gitmez, anlıyorum. Beş yaşından beri Harvard’a gideceğim diyen kızın gerçekten de oraya gitmesi fazla pembe olabilirdi. Ama Rory için bunun alt yapısı hazırlanmıştı. İstediği okula kabul edilmesi de gidip hayalini gerçekleştirmesi de şaşırtıcı olmazdı. Hem hayat karşısına başka sürprizler de çıkarıp durdu sonuçta. Harvard’tan o kabul mektubu yine geldi ama Rory, Yale’i seçti. Bundan sonra da hayatımızdan önce Jess sonra da Dean çıktı, onlar yerine Logan geldi. Rory evden ayrıldı, Yale yurduna yerleşti ve yurt yaşamı, Paris derken; Stars Hallow’daki Rory sahneleri azaldı her şey değişmeye başladı.

Hadi bu değişimler normal diyelim ama Rory, Yale’de bambaşka biri oldu resmen.  Logan ile yaşadığı ilişki, onun o zengin ailenin playboy çocuğu yaşantısı diziyi adeta Gossip Girl’e çevirdi. Oysa Gilmore Girls’in en özel yanı kasaba dizisi olmasından geliyordu.

Logan, Rory’e kültürüyle başta ilgi çekici gelse de o kadar yüzeysel bir karakterdi ki. Zamanla Lorelai bile Rory’nin kendisinden uzaklaştığını ve kendisinin onun yaşlarındayken reddettiği o büyülü dünyayı Rory’nin kucaklayarak karşıladığını fark ettiği. Zaten uzun süre Logan pek de sevilmedi Lorelai tarafından. Lorelai’nin büyük destekçisiydim bu süreçte. 🙂

Rory’nin Dean’la yaşadığı o sade kasaba aşkı çok güzeldi mesela ama yeterli değildi. Jess ise Rory’i tamamlamıştı. Onunla aynı kitapları okuyan, aynı dili konuştuğu biriydi. Jess’in de kendi sorunları olduğu için biraz sorunlu da olsa gerçekten aşkı yaşadıkları bi ilişkileri olmuştu. Ondan sonra Logan tabii yavan gelir. Logan, Rory’le ara verdiklerinde başka kızlarla yatıyor, sonra ara vermiştik aldatmadık diye karşısına çıkıyordu. Bu kadar yüzeysel bir tipi mi layık gördünüz bizim Rory Gilmore’umuza gerçekten?

Rory, bu dönemde okulu bırakmayı bile denedi. Sonra geri dönmesi bile Jess sayesinde oldu. Logan’ın babası yüzünden okulu bırakan Rory, Jess’in sözleriyle kim olduğunu hatırladı ve kendine geldi, okula, gazetecilik hayallerine döndü.

Logan yüzünden Yale’in Rory üzerinde böyle bir etkisi oldu işte. Okul bittikten sonra gazeteci olarak işe girmiş, Logan’ı reddetmişti. Finalde bari olsa gerçek Rory’i gördük diye teselli oluyordum ki 2016 renionunda Rory’nin Logan’ın yasak aşkı olduğu çıktı ortaya. Gerçekten o dürüst kız nasıl bu kadar saçmalayabildi, değişebildi?

Gilmore Girls 2. Sezon

Rory Gilmore sen en sevdiğim karakterlerden birisin, Jess ile yaşadığın aşk izlediğim en özel çiftlerden biri ama tüm dizi bittikten sonra geriye dönüp bakınca senaristlerin sana çok haksızlık ettiğini görüyorıum. Adeta Rory üzerinde saçmalamak için çabalamışlar.

Rory, Yale’i değil de Harvard’ı seçseydi her şey farklı olur muydu acaba? Siz de Rory’i keşke Harvard’lı görseydik diyenlerden misiniz? Çünkü bu konuda yalnız olmadığımı biliyorum. 🙂