İlham Veren Kadınlar !

İlham serimizin ikincisiyle karşınızdayız. Ekranlarda görünce mutlu olduğumuz, insana pozitif enerji veren başarılı kadın oyuncularımızı sizin için araştırdık. Kara Sevda’dan Ufak Tefek Cinayetlere, bu kadınlardan neler öğrenebiliriz hepsi bu yazıda! İnsanların sandığının aksine çocuksu olduğunu söyleyen Hazal, tüketim hastalığına karşı çıkan Aslıhan ve gezip görmeyi çok seven Neslihan! Hırstan kötülüğe, sabretmeye, emek vermeden öz eleştiriye, meslek hayatından günlük yaşama kadar pek çok konuya rastlayacaksınız. Duygular, bağlar, değerler.. Hepsi hayata dair.

Daha yolun başındayız. Sırayla bütün ünlülerimizi bu karma seriye dahil edeceğiz. Keyifli okumalar!

-Hazal Filiz Küçükköse-

Fedakâr biriyim, karşımdakine çok odaklı yaşarım. 

*Doğaüstü güçlere inanır mısınız?  

Enerjiyle yönlendirmeye, olumlamaya inanıyorum. Olumlu düşündükçe ve evrene doğru mesajlar verdikçe bunun karşılığını alacağımıza inanıyorum. Farkında olmadan enerjiyle çok büyük bir alanı yönetiyoruz. Önemli olan bu enerjiyi doğru yönlendirmek. 

*Üç projede de kötüyü canlandırdınız. Canlandırdığınız kötü karakterlerden ne öğrendiniz? 

Oynadığım karakterlere inanabilmek, derinliğini anlamak için gerekçelerini, haklı noktalarını bulmaya çalıştım. Bu da etrafımdaki insanları daha çok anlamama, onları dinlememe yardımcı oldu. Bazen çok kızsam bile biliyorum ki onun da kendi hikâyesinin haklı bir tarafı var. 

*Hiç karanlık tarafa geçtiğiniz oluyor mu? 

 İnsanların içinde bütün duygular var. Radyo frekansları gibi bazılarını bastırmanız, bazılarını yükseltmeniz gerekir. Senaryoya göre o frekansların bazılarını bastırıyorsun. Kötülük de herkesin içinde, az da olsa var sonuçta.

*Kara Sevda’ dizisinde canlandırdığınız Zeynep karakteri istediği hayata kavuşmak için her şeyi yapmaya hazır. Siz de istediğinizi elde etmek için bu kadar uç kararlar alır mısınız?  

İnsanlar hayatta bazı şeylere ulamak için fedakârlık ya da tercihler yapmak zorunda kalıyor. Bir yere ulaşmak için ne gerekiyorsa ve en mantıklı yol neyse oradan gitmeyi tercih ederim. Ama Zeynep gibi hırslarıma yenik düşmem.

 Bir süredir sonu olmayan içsel yolculuklara yöneldim. Şimdilerde bu konularda bol bol kitap okuyorum. Bu deneyimler bana önyargısız olmayı öğretiyor ve oyunculuğuma fayda sağlıyor. 

Hazal kendini nasıl anlatır?

Mantık benim diğer adım diyebilirim. O yüzden hayatımda hataya çok uzağımdır. Tabi ki hatalarım oluyor ancak olmaması için de bin düşünür, bir hareket ederim. Haksızlığa tahammülüm yoktur. Hakkımı karşımda kim olursa olsun saygı çerçevesinde savunurum, o an benden üstün hiçbir mevkii yoktur.

Hayatımın her zaman planlı ve düzenli olmasına özen gösteririm. Planlarımı da harfiyen uygulamaya çalışırım. Bu yüzden de emrivakilerden hiç hoşlanmam. Çevremdeki insanları hep mutlu görmek isterim dolayısıyla esprili ve enerjisi yüksek olan biriyimdir. Sorunlara objektif bakabilmem ve yerinde tavsiyelerimle arkadaşlarımın Güzin Ablasıyımdır.

Bu arada kova burcuyumdur, burcumun neredeyse bütün özelliklerini taşırım. Bu yüzden kova burcunun ilkesi olan ‘’Biliyorum’’ demekten de hiç kaçınmam her konuyla ilgili azda olsa bir bilgim vardır. Hırslıyımdır başladığım işin en iyisini yapmadan bırakamam. Yardımseverim demekle kalanlardan değilim bu konuda sayısız girişimlerim olmuştur ve olmaya devam edecek. 10 yaşında tiyatro sahnesi kurabilecek ve tiyatro oyunu çıkarabilecek kadar yaratıcı, girişken ve cesurumdur…

En sevmediğim tarafımsa insanlara değerinden fazla değer vermem. Benim için herkes %100le başlar, zaman içinde bu oran azalır ya da artar. Artan için sorun yok ama azalan için hayal kırıklığı çok. Bu yüzden fazla affedici bir yönüm var kindar değilimdir.

*Hazal Filiz güzel biri. Başarıda güzellik mi, şans mı daha etken?

Aslında çok şanslı biri olduğumu söyleyemem. Güzelliğini bir silah olarak kullananlardan hiç değilim. Ben başarıyı doğru seçimler yapmama ve azimli oluşuma bağlıyorum. Doğru bulduğumun arkasında olurum ve hiçbir kuvvet beni onu yapmaktan alıkoyamaz.

 *Oynadığınız rolün üzerinize yapışacağından korkuyor musunuz? 

Gelen teklifler daha önceki rolünüze yakın olursa tavrınız ne olur? Hiç öyle bir kaygım olmadı. Tek kaygım oynadığım rolün hakkını verebilmek. Ayrıca normalin dışında olan karakterleri oynamayı; sıradan, iyi kız rollerini oynamaya tercih ederim. Oyunculuğu geliştirmek adına daha zevkli ve sınırları zorlayıcı olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden seve seve kabul ederim.

-Neslihan Atagül-

*Kara Sevda neler öğretti?

Sabretmeyi öğretti. Hem karakter (Nihan) hem de Neslihan açısından… Sonuçta oynadığın rol de aslında senden çıkıyor. Duygularınla başka bir karakter yaratıyorsun. Benim tekniğim bu.


*Bundan sonrası için ne düşünüyorsunuz?

Üzerine koyarak devam etmek hep düşündüğüm bir şey… İnanmadığım hiçbir şey yapmıyorum. Benim için önemli olan, güzel bir senaryoda yer almak, daha farklı bir karakter oynayabilmek.

*Başka neler süslüyor hayallerinizi?

Seyahat etmek insana çok şey katıyor.

İzlanda’ya gitmek, Kuzey Işıkları’nı görmek istiyorum. Bir de Moğolistan’a gitmeyi çok istiyorum.

 -Aslıhan Gürbüz-

*Şöhret olduktan sonra hayatınızda neler değişti? 

 Şöhret insanların yaftası gibi biraz… Ben takmadım, bir şey de değişmedi… Pozitif değişen bir şey varsa, o da tanımadığınız insanların yaptığınız işten dolayı sizi çok sevdiklerini söylemeleri. Evet şimdi fark kettim, mesela bu yoktu eskiden (gülüyor).

*Henüz gerçekleştirmediğiniz bir isteğiniz, hayaliniz var mı?

 Ben istekleri gerçek olsun diye kendini ve başkalarını mahvedenlerden olmadım hiç. “Olmuyorsa hayrımadır” bende fazlaca işleyen bir sistemdir.

 *Hayatta sizi en çok dinlendiren şey ne?

Doğa, doğa, doğa… İster şehrin içine sıkışmış küçük bir parkın çimenleri, ister sahil şeridi, ister bir orman, ister dağ… Hiç fark etmez, geldiğim yere dönmek beni dinlendirmekten öte sakinleştiriyor, ehlileştiriyor ve umut veriyor. Yakınlarım bilir, haftada en az bir gün tabiatla baş başa kalmazsam iyi hissetmiyorum. Öyle ya da böyle toprağa ihtiyaç duyuyorum.

*Hayatta sizi en çok kızdıran şey? 

 Eskiden çok şeye kızardım, yaş aldıkça hepsi azaldı, düşünüyorum da en son neye kızdığımı bulamıyorum. Adaletsizlik demek isterdim ama artık kanıksadım. Gülümsemeyen yüzler ve sürekli şikayet edenler demek isterdim ama o kadar çoklar ki ona da alıştım. Nezaketsizlik de diyemiyorum, hayat koşturmasından inceliklerin es geçilmesine eyvallah diyeli çok oldu. Vicdansızlık; sanırım işte orada bir tıkanıyorum hâlâ…

* “Kadın kadının kurdudur” diyenlere katılıyorsunuz ?

 İnsan insanın kurdudur. İnsanlar çıkar için birbirlerine kötülük yapabiliyor. Hatta akrabalarına bile! Hayatta bazen insana dair hiçbir şey beni şaşırtmıyor.

*Siz bu dizi sayesinde kendi karanlığınızla yüzleştiniz mi?

Karanlık kapılarımı kapattım. Kötüyü oynamak insanı daha pirüpak yapıyor. “İyi ki o kapılarımı kapamışım yoksa bu kadın gibi olurmuşum” diye düşünüyorsunuz.

 

“Ortak değerlerin zayıfladığını hissediyorum”

*Karanlık odalardan bahsetmişken, sizce toplumca nasıl bir durumdayız?

 Bazen ar damarımız yırtılmış gibi geliyor. Ortak değerlerin zayıfladığını, sevgi bağından uzaklaştığımızı hissediyorum. Tüketime dayalı bir toplum olduk. Sosyal mecralarda, hayatın diğer taraflarına da yayılan bir göstermeci enerji hâkim.

*Biraz açar mısınız bunu?
Her şeyi tüketiyoruz. Bu tükettiğimizin de resmini çekip paylaşıyoruz. Sürekli alıyoruz, bir şey üretmiyoruz. Kitapla poz veriyoruz, onu okumuyoruz. Hep kendini ve yaptıklarını gösterme sevdası…. Böyle olunca da her şeyin içi boş oluyor.

*İnsanları bu hale getiren ne?
Vicdansızlaştık. ‘Toplum hassasiyeti’ adı altında sahte bir hassasiyet geliştirildi. Ama içi boş! Mesela kadına kendi içinizde saygınız yok ama her yerde “Kadın çok kutsal” diyorsunuz, bunu samimiyetsiz buluyorum.

 

*Bir gün bir karakterle ekran fenomeni olacağınızı düşünüyor muydunuz?

 Ben ‘top’ noktaya inanmıyorum. Bugün varım, iki yıl sonra dizim tutmaz, kimse beni hatırlamaz. Popüler kültür suya yazı yazmak gibi bir şey. Seyirci izliyor, kalkıp bir su içmeye mutfağa gittiğinde ben yok oluyorum. Bu böyle bir şey. Benim hayattaki derdim ve var olma sebebim de bunlar değil.

*Nedir?
Popülerlikle yaşarken aslında çok daha normal bir hayat sürmeye çabalıyorum. Ruhumu, evreni ve toplumu anlayıp onlarla bir bütün olmaya, bunu da popüler bir oyuncu olarak değil, iyi bir insan olarak yapmaya çalışıyorum. 

*Oyunculuk için yaşayanlardan mısınız?
 Hayır, limon da satarım. Yanlış anlama, bu işi iyi yaptığımı biliyorum ve olumlu reaksiyonlar almak hoşuma da gidiyor ama mesleğim hayatımın merkezinde değil.

*Sizin lüksle aranız nasıldır? 

Uzun zaman önce alışveriş yapmayı bıraktım. Ben fazlasına sahip olduğum için bazı kişilerde yok diye düşünüyorum. Her yazı iki şort, bir elbise ve bir çift parmak arası terlikle geçiriyorum. Koca kış dört kombinle sete geldim, kimse “Hep aynı kıyafetle geliyorsun” demedi. Örtünmek için giyinenlerdenim.

*O halde bir yıldır ekranda izlediğimiz kadının çok azı sizsiniz…

 Daha önce bana bu kadar uzak bir karakteri oynamamıştım. Enerjisi çok yüksek. Bazen onun davranışlarını ve sözlerini anlayabilmek için saatlerimi veriyorum. Merve’nin savunulacak bir yanı yok. Öyle yazılıyor, ben de oynuyorum. Akrabam olsa düğünde yanına oturmaya çekinirim, o kadar söyleyeyim.

*Merve gibi dominant da değil misiniz? 
 Ne lisede popülerdim ne kız grubum oldu… Ne marka çanta düşkünüyüm ne etrafımdakileri organize ederim… Bütün arkadaşlarımın sinirlerini bozacak kadar, “Fark etmez, ben uyarım” diyen bir kadınım. 

 

 

 

 

Kaynaklar; www.habercurcuna.com www.hurriyet.com.tr  www.ntv.com.tr  www.roportajgazetesi.com www.milliyet.com.tr