Yeni Başlayanlar İçin Bollywood: En İyi Film Tavsiyeleri

   

Dünya’nın en eski sinema endüstrilerinden biri olan Hindistan Sineması (Bollywood), yaptığı sayısız filmle milyonlarca insanı etkisi altına almıştır. Filmlerde aşkın en masum halini de görürüz, acının en yürek yakanını da… Bazen kendimizi rengarenk Mumbai sokaklarındaki bir festivalde buluruz bazen de fakir bir mahallede çocukların oynadıkları bir bataklıkta. Bazense aynı yerde yaşayıp farklı etnik kimlikte oldukları için birbirlerine düşman olan iki ailenin tam ortasında… Belki de yıllar önce New York’a taşınmış Hintli bir ailenin başına gelen olayları görürüz. Özetle Bollywood rengarenktir. Siyah da vardır, beyaz da. Günümüzde pek çok insanın Bollywood’a ön yargıyla yaklaştığını düşündüğüm için size birbirinden güzel film tavsiyelerinden bulunmak isterim. O zaman başlayalım.

1) Kal Ho Naa Ho (Belki Yarın Olmayabilir) (2003) 

     

 Başrollerini Preity Zinta, Shahrukh Khan ve Saif Ali Khan’ın paylaştığı filmde, Naina (Preity Zinta), New York’ta annesi, babannesi ve kardeşleriyle yaşayan üniversitesi öğrencisi, hayata küsmüş, somurtkan bir kızdır. Annesiyle babaannesinin birbirleriyle olan kavgaları, geçim kaygısı, vefat eden babasına duyduğu özlem onu hayata karşı öfkeli bir hale getirmiştir. Hayattaki tek arkadaşı Rohit (Saif Ali Khan) ise Naina’nın tam aksine uçarı, hayatı günü gününe yaşayan, zengin bir genç adamdır. Bir gün ikisinin hayatına Aman Mathur (Shahrukh Khan) girer ve bundan sonra işler tamamen değişir. Aşk için nelerden fedakarlık yapılabileceğini, en yakınınızdaki insanın aslında tanımadığınızı, hayat ne kadar zor olursa olsun asla pes etmemek gerektiğini anlatan muheşem bir yapım. Film başlarda insanı gülmekten yerlere yatırıp biraz sonra ise bir şişe dolusu gözyaşı döktürebilecek bir potansiyele sahip. Her şeye hazırlıklı olun derim ben 🙂 

2) Talaash: The Answer Lies Within (2012)

    

 Romantik komedi sevmeyenlere Aamir Khan’dan dev hizmet: Taalash! Polis müfettişi Surjan Singh Sekhawat (Aamir Khan) ve Roshni Shekhawa (Rani Mukherji) evlilikleri bitme noktasına gelen bir çifttir. Bir gün bu polis müfettişi, öldürülen ünlü bir oyuncunun ölümünü araştırmak için Rosie (Kareena Kapoor Khan) adındaki bir fahişeyle tanışır ve cinayeti aydınlatmaya çalışır. Sekhawat bu olaylar sırasında kendi hayatına dair de pek çok şey bulacaktır. Her sahnesinde merakımın giderek arttığı filmin sonunda ise ekrana böylece bakakalıyorsunuz. Şiddetle tavsiye edilir.

3) Bajrangi Bhaijaan (Sevginin Gücü) (2015)

    

 Konuşamayan küçük bir kız annesiyle birlikte tedavi için Pakistan’dan Hindistan’a gelirler. Küçük kız annesini kaybeder ve kalabalıkta kaybolur. Tam o sırada iyi yürekli bir adam olan Pavan (Salman Khan) karşısına çıkar. Pavan her ne pahasına olursa olsun kızı ailesinin yanına götürmeye karar verir. İzlerken özellikle kızın Pakistanlı olduğunun anlaşıldığı sahnede kahkahalara boğuldum. Pavan ve Munni (Pavan ona bu ismi verdi) arasındaki bağ sizi hem duygulandıracak hem de kahkahalara boğacaktır, garanti ederim. Ayrıca güzeller güzeli Kareena Kapoor da filme ayrıca renk katmıştır. Şimdiden iyi seyirler 🙂

4) Pink (2016) 

       

 Son zamanlarda izlediğim en güzel film olan Pink verdiği mesajlar bakımından tüm dünyada kadına verilen değeri de gözler önüne sermektedir. Başrolünde Bollywood’un efsane ismi Amitabh Bachchan’ın oynadığı filmin konusu kısaca şöyle: Minal, Falak ve Andrea birlikte yaşayan üç bağımsız kadındır. Üç kadın, ortak bir arkadaşları sayesinde Rajveer ve arkadaşlarıyla bir rock konserinde tanışırlar. Konserden sonra akşam yemeği yemeye karar verirler. Rajveer ve arkadaşları bunu bir işaret olarak yorumlar ve Rajveer Minal’e asılmaya başlar. Minal kendini savunmaya çalışırken Rajveer’i vurur ve ölümcül bir şekilde yaralar. Bunun üzerine hakkında bir cinayete teşebbüs davası açılır. Film, masumiyetlerini kanıtlamaya çalışan Minal ve arkadaşlarının yasal savaşını anlatıyor. İzlemeyen kalmasın.

5) Guzaarish (2010)

  

 Bollywood’un efsane ekran ikililerinden Hrithik Roshan ve Aishwarya Rai Bachchan’ın paylaştığı filmde Ethan (Hrithik Roshan) çok ünlü bir sihirbazdır. Bir gösteri sırasında feci bir kaza geçirir ve felç kalır. Ethan bundan sonra yatağa mahkum olarak yaşamak zorundadır. Ethan’ın tüm bakımını yardımcısı Sofia (Aishwarya Rai) üstlenir. Senelerce süren bu duruma dayanamayan Ethan devletten ötanazi (ölüm hakkı) ister. Bu duruma en çok karşı çıkan tabii ki ona yıllarca aşkla bakan Sofia olacaktır. Filmde beni en çok Hrithik Roshan’ın başarılı performansı etkiledi. Sadece yüzünü hareket ettirebilen Ethan’ın yaşadığı acıyı tam anlamıyla hissettim. Bollywood’un en iyi dans eden erkek oyuncusunun filmde sadece yüzünü oyanatabilmesi kendisi için oldukça ilginç bir tecrübe olmuştur diye tahmin ediyorum 🙂

6) Ek Villain (2014)

        

“Nefret nefreti yok etmez, onu sadece sevgi yok edebilir.”

 Goa kentinde yaşayan Guru (Sidharth Malhotra), bir politikacının yanında çalışmaktadır. Guru deyim yerindeyse taş kalpli, geçmişi acılı ve karanlık bir adamdır. Günün birinde Aisha (Shraddha Kapoor) adında sevimli, hayat dolu bir kızla karşılaşır, onunla evlenmek ister ve Mumbai’ye taşınır. Ancak bir gün beklenmedik şekilde Aisha bir seri katilin kurbanı olunca Guru için yeniden bir dönüm noktası olacaktır. Guru bir yandan karısının intikamını almaya karar verir diğer yandan da Aisha’nın anılarıyla acı çeker. Filmde sürekli bir geçmişe dönüp anıları hatırlama durumu var. İzlemek isteyenler mendilleri hazırlasın 🙂

7) Ta Ra Rum Pum (2007)
     
 Sıcacık bir aile filmi mi izlemek istiyorsunuz? Cevabınız evet ise sizi hemen şöyle alalım. Konusuna gelirsek ailenin babası çok ünlü bir rallicidir. Bir yarış sırasında feci bir kaza geçirir ve ailenin hayatı tepetaklak olur. Her şeylerini kaybeden aile zorlukların üstesinden beraber gelecektir. Filmi izlerken yer yer gülüp yer yer duygulanmanız mümkün. Bu kısım spoiler olacak ama annenin evlatları için kurabiyeleri çaldığı ve sonra da otobüste hüngür hüngür ağladığı sahnede ve babanın oğlunun ameliyatı için para bulmaya çalıştığı sahnede gözyaşlarınızı tutamayacaksınız. İyi seyirler 🙂
8) My Name Is Khan (2010)
  

Rızvan Khan (Shahrukh Khan) küçüklüğünü annesiyle ıssız bir yerde geçiren bir Müslüman’dır. Annesi öldükten sonra Amerika’ya küçük kardeşinin yanına gider. Orada tanıştığı ve aşık olduğu Mandira (Kajol) adında dul ve Hindu bir kadın ile evlenir. Rızvan Khan aynı zamanda da Asperger sendromu hastasıdır. Bu hastalık Otizm rahatsızlığının bir çeşididir ve ömür boyu süren, sosyal etkileşime ve iletişime zarar veren, sınırlı ve tekrarlanan davranışlara yol açan beynin gelişimini engelleyen bir rahatsızlıktır. 11 Eylül saldırılarından sonra Mandira’nın oğlu faşist kesimler tarafından döverek öldürülür. Öldürülme sebebi annesi evlendikten sonra Khan soyadını almış olmalarıdır. Bu durumun Rızvan yüzünden olduğunu düşünen Mandira, Rızvan’ı kovar ve ona, başkana gidip kendisinin ve oğlunun terörist olmadığını söylemesini ister. Rızvan başkanla konuşmaya karar verir ve uzun bir yolculuğa çıkar. Bakalım Obama’yla konuşabilecek midir? “Benim adım Khan ve ben terörist değilim.” sloganı filmin aslında konusunu özetler nitelikte. Filmde ayrıca Amerika’da müslümanların uğradığı baskıları da tüm çıplaklığıyla görebilirsiniz.