Maraşlı 7. Bölüm | Zayıf Nokta

Merhaba sevgili dostlar. Yine, yeniden yeni bir Maraşlı bölüm yorumuyla birlikteyiz. Geçen hafta bölümü, Savaş’ın hiç de hoş olmayan şakasıyla kapatmıştık. Gelin şimdi hep birlikte yeni bölüme kısaca göz atalım.

Bölüm Savaş’ın saldırı oyunuyla ve Zeliş’in geçmişi hatırlayıp tekrar şok geçirmesiyle başladı. Savaş’ın amacı Maraşlı’yı zayıf noktasından vurmaktı. Başardı da. Amacına ulaşan Savaş aslında nasıl bir şeyin fitilini ateşlediğinin farkında değildi. Ona göre Maraşlı’ya küçük bir ihtarda bulunmuştu. Fakat bu ihtarın geri dönüşü çok acı olacaktı.

Zeliş’in yeniden aynı şeyleri yaşaması Maraşlı’yı derinden sarsar. Hele de, son günlerde yüzüne gülen Zeliş’inin kendisine yüz çevirdiğini görünce tüm dünyası yerle bir olur. Zeliş’in başına gelenlerden kısmen kendisini sorumlu tutan Mahur Maraşlı’nın bir delilik yapacağını tahmin eder ve onu bir delilik yapmaması için ikna etmeye çalışır. Fakat Maraşlı kararından dönmeye hiç niyetli değildir. Mahur ve Maraşlı ilişkisinin boyutuna, burada bir kez daha şahit oluyoruz.

Maraşlı Mahur’un ısrarının öylesine olduğunu düşünse de Mahur kendisin önemsediğini söylüyor. Maraşlı ise Mahur cephesini kapalı tutmak niyetindedir. Çünkü şu aralar, belki de her zaman Mahur’la bir gelecek planlama niyetinde değil. Mahur da bir yanıyla Maraşlı’yı önemsediğini söylerken diğer taraftan, özellikle de çevresine Maraşlı’yla kendisinin asla olamayacağını söylüyor. Bu ne yaman çelişkidir. Bakalım onların cephesinde oluşan bu düğüm nasıl çözülecek?

Maraşlı birçok badire atlatmıştır, ölümlerden dönmüştür ama söz konusu kızı olunca akan sular duruyor. Ben Burak’a babalığı çok yakıştırıyorum. Öyle güzel sahipleniyor ki Zeliş’i. Aslında değinilmesi gereken bir konu da bu. Maraşlı’nın karısı, kızının doğumu, çocukluğu. Mesela karısıyla ne zaman ayrıldı ya da karısı öldü mü? Öldüyse nasıl öldü? Karıs hayatlarından çıktığında Zeliş kaç yaşındaydı. Maraşlı arada bir görmeye gelir dediyse de şu ana kadar her söylediği senaryo olduğu için karısıyla ilgili hikayenin de gerçekliği tartışılır.

Bir annenin çocuğu için çırpınışları ne kadar da yürek yakıcı değil mi? Mahur abileriyle konuşurken konu Ömer’e gelir. Necati vasıtasıyla, Ömer’in hapisteyken bir hemşireyle evlendiğini öğreniyoruz. Duyduklarını Maraşlı’ya anlatan Mahur durumu araştırmasını ister. Maraşlı’nın vardığı sonuç ise; ortada resmi bir evlilik olmadığı, bazı belgelerin yok edildiği, adı geçen hemşirenin de İstanbul’da bir bakımevinde kaldığıdır.

Hemşireyi ziyaret ettiklerinde önce hoş karşılanırlar ta ki Mahur Aziz Türel’in kızı olduğunu söyleyene kadar. İşte o anda hemşire çılgına döner. Çünkü ona göre Ömer’i Aziz Türel öldürmüştür. Tam odadan çıkacakken kadının, “kapatın perdeleri oğlum hasta güneşe çıkamaz” sözlerini duyarlar. Bu tanıma uyan tek kişi Savaş’tır. Bundan sonra taşları yerine koymak çok zor olmaz. Maraşlı Savaş’a not bırakır.

Durumdan haberdar edilen Savaş ise hemen soluğu annesinin yanında alır. Biz de bu şekilde daha net öğrenmiş olduk Savaş’ın Ömer’in oğlu olduğunu. Burada küçük bir parantez açmak istiyorum. Malum Savaş Xeroderma Pigmentosum hastalığından muzdarip. Güneşe çıktığında cildinde yaralar çıkıyor. Bu yüzden doğduğundan beri pek güneş ya da daha net bir ifadeyle gün yüzü görmeden, loş odalarda yaşamak zorunda kalmış biri. Yanı sıra zor bir çocukluk geçirdiğini de öğreniyoruz bu bölümde.

Babasının kaybı, dışlanmış bir çocukluk derken zor bir hayatı olmuş. Tüm bunlar onu, insanlara karşı acımasız biri haline getirmiş. Fakat gerekçesi ne olursa olsun, Maraşlı’ya ihtar vermek için küçük bir çocuğun travmasını kullanması affedilir şey değildi. Annesi kendisi için endişelenip feryat ederken, kendisinin zarar verdiği bir kız çocuğu için de babası perişan oluyor. Öte yandan kızının canını kurtarmak için Maraşlı’yı öldürmeyi bile göze alan bir baba ve o babanın yetim bırakabileceği küçük bir kız. Tüm bu olaylar silsilesini topladığımızda en çok zarar gören yine, zavallı Zeliş oluyor.

Maraşlı eylemi yapanın Savaş olduğunu öğrenince onu cayır cayır yakmaya ant içer. Çatıda üst kısmı çıplak vaziyette güneşte yanan Savaş’ı görünce bir an acıdım desem yalan olmaz. Zaten vampir misali bir hayatı olmuş bir de güneşte yanmak bayağı şiddetli bir cezaydı. Ama masumlara ve çocuklara verdiği zararı düşününce de kendi kendinin celladı oldu demekten kendimi alamadım. Ne olursa olsun sana zarar verenlerden intikam almaya çalışmanı anlarım ama masumları hele de çocukları da ayırmadan zarar vermeni asla anlayamam. Hepsini üst üste toplayınca, sen bunları hak ettin diyorum.

Gelelim dizinin lokomotiflerinden biri olan Necati’ye. Savaş’ın Ömer’in oğlu olduğunu öğrendiğinde şöyle demişti; öldürelim gitsin. Evet Necati sandığımızdan çok daha fazla kara kutu. Boşuna değil Ömer’in fotoğraflarına bakıp düşüncelere dalmak. Tüm bunların nedenlerini düşünürken imdadımız fragman yetişti. Ömer’i öldüren kişi Necati’ymiş. Fragman her ne kadar ip ucu vermiş olsa da esas bombanın bölüm içerisinde saklı olduğunu düşünüyorum. Çünkü köstebeğin kim olduğu hala meçhul.

Net bir cevap alana kadar Necati’nin kimin oğlu olduğuna dair şüphelerim hep canlı kalacak. Ben, Savaş Ömer’in oğlu olduğunu söylese bile Necati’nin de oğlu olma ihtimalini hep diri tutacağım. Olaylar zinciri çözülmeye başlamış olsa da daha alacağımız çok yolumuz var. Kaldı ki Necati yine de bir çok şeyi biliyor ve bazı eylemlerin arkasındaki kişi olma ihtimalini koruyor. İlhan şirketi kaybettiğini söylemeye çalıştıkça Necati İlhan’ı susturmuştu. O anlarda da yüzünde bir şeyler biliyormuş ifadesi vardı.

Zayıf noktası Zeliş olan Maraşlı bulduğu ilk fırsatta yapacağını yaptı. Nasılsa her şey ortaya çıktı diyerek Türellerin evini basan Savaş Ömer’in oğlu olduğunu açıkça söyler. O esnada bahçede olan Maraşlı Svaş’ı tekinsiz bir şekilde yakalar ve metruk bir binada yarı çıplak bir vaziyette güneşte bekletir. Aslında Maraşlı’nın istediği tek bir şey vardır. Konser saldırısının ardındaki isim. Fakat Savaş yavaş yavaş yandığı ve çok acı çektiği halde o ismi asla söylemez.

Maraşlı Savaş’ı ölüme terk edip giderken birden özel tim tarafından etkisiz hale getirilir ve yaka paça bir araca bindirilir. Başındaki torba çıkarıldığında karşısında hiç de tahmin etmediği bir kişiyi bulur. Sorgu odasındaki kadın. Maraşlı’nın zayflığını çok iyi analiz eden Hilal Maraşlı’nın keyfi olarak yaptığı bu eyleme son vermek istemiştir.

Maraşlı’yı neden yaka paça aldıklarını düşününce; birimin esas amacı konser saldırısının ardındaki isme ulaşmak olduğu sonucuna vardım. Maraşlı’nın amacı ise Zeliş’e zarar verenleri cezalandırma. Sonucu ölüm bile olsa. Fakat Savaş ölürse daha yukardaki isme ulaşma ihtimali ortadan kalkacaktı. O yüzden Savaş’ın bir süre daha yaşaması lazım. İşte bu yüzden Maraşlı’ya müdahale ettiler.

Mahur ise Maraşlı’nın bir delilik yapacağından endişe ederek ona ulaşmaya çalışır. Hiçbir sonuç alamayınca arkadaşlarıyla buluştuğu yere gider. Fakat ortada bir gariplikle karşılaşır. Mekan gördüğünden çak farklıdır. Sanki kullanılmayan bir yerdir. İşte o andan sonra Mahur’un içine de bir şüphe girer. Maraşlı ne saklıyordur kendinden? Bundan sonra Maralı’yla ilgili bilgilerin de peyder pey açığa çıkacağı işaretini aldık. Gelecek bölümleri merakla beklememizi gerektiren bir neden daha.

Bir bölümün daha sonuna geldik. Bugünlük de bu kadar sevgili dostlar. Sürçü lisan ettiysem affola. Yeni bölümde buluşmak üzere hoşça kalın. 😊

Önceki Bölüm Yorumu