Size Umudu Öğretecek Film: Cast Away
“Allah insanı iddiasından vurur” dedirten film.
Sene 2000 Willıam Broylos Jr. yazıyor Robert Zemeckıs çekiyor ve Tom Hanks oynuyor.
Bize de tam 18 yıldır, her köşesi derslerle donanmış bu filmin tadını çıkarmak düşüyor.
Peki neden yazıya kendisiyle girdiğim sözü söyletiyor bu film bize ya da bana?
Çünkü filmimizin temel taşı olan Tom Hanks’in giyindiği Tedex firması çalışanı Chuck Noland dakik bir işkolik. Zaman en kıymet verdiği şey belki de.O kadar ki ne arkadaşları ne sevgilisi ona zamandan daha sevimli değil.Tercihi daima “tam zamanında” dan yana oluyor.Bir saniyenin bile planlaması kafasında Chuck’ın. Kendi kültürümüzden damıtılmış tabirlerle, kaderin cilvesi mi imtihanın zirvesi mi diyelim ne diyelim bilmiyorum ama Chuck Noland bir gün yalnızca o her saniyesini planladığı zamanla başbaşa bir adaya düşüyor. Ne yetişmesi gereken işleri ne aile yemeği ne de sevgili Kelly oluyor onunla…
“Issız bir adaya düşseniz yanınıza ne alırdınız?” sorusu uçağı denizle buluşmaya ramak kala onda karşılık buluyor. O da sevgilisinin hediyesi bir köstekli saat ve düşen uçaktan kalan plastik bottan yana kullanıyor hakkını, daha sonra akıntının getirdikleri hariç tabi. Ve zamanla baş başa tam beş yıl geçiriyor o adada.
Ateşi ilk bulan adam nasıl sevinmiştir acaba, sorusu cevap buluyor Chuck’la mesela…
Şehirde tek tuşla elinde olan imkanlar için saatler hatta günler vermek ıssız bir adada elde ettiği şeyi milyonlardan daha kıymetli hale getiriyor. Zamandan da… Çünkü o adada elindeki en bol şey zaman. Ha Wilson var bir de kendi deyimiyle “hayatını kurtaran” dostu. Beş yıl boyunca dertleşip birlikte yaş aldığı dostu Wilson. Bir dostun sizinle aynı cinsten olması hatta canlı bile olmasına gerek yoktur dost dosttur dedirtecek cinsten bir dostluk.
Evet Chuck en çok işleve takılmamayı öğreniyor o adada, akıntıların getirdiği buz pateninden bıçak ve balta, kadın elbisesinin tülünde balık yakalamak için ağ ve kendisini giyecek…
Chuck o adada yaşamayı sonra ölmek istemeyi sonra da umudu öğreniyor. “Yaşamak keşfetmektir” dedirtiyor izleyene ve insan olmanın gereği olan o bilinmek dürtüsünü o haberdar olunma arzusunu, evine yahut ölüme diye çıktığı ucu görünmeyen mavi yolculuğundan hemen önce adaya bıraktığı bir notla gösteriyor bize…
Son sözü “Seni Seviyorum Kelly” olan bu adamın evi ya da Kelly’si onun bıraktığı gibi mi ya da Chuck’da adadan önceki Chuck’ın ne kadarı var bilinmez.
Bildiğimiz şey Chuck Noland’ın şu sözleri:
“Ne yapmam gerektiğini biliyorum, nefes almaya devam etmeliyim çünkü yarın güneş doğacak. Akıntıların ne getireceğini kim bilebilir.”