Ilgaz Kaya: “Haklı ve doğru olmaktansa mutlu olmayı seçmek gerekir bazen.”

Umut demiştik ya hani. Geleceğe dair umut, sektöre, güzel günlere, her şeyin çok daha güzel olabileceğine dair bir umut… Bana bu umudu yeniden hatırlatan insanlarla konuşmayı çok seviyorum. Bu yüzden popülerizmin dalgasına kapılmayan, yalnızca büyük bir aşkla “İşimi nasıl daha güzel yapabilirim?”e odaklanan insanların kapısını çalıyorum sohbet için. Sözleri, duruşları, hâl ve tavırlarıyla ışıl ışıl parlıyor böyleleri.

İşte Ilgaz Hanım da onlardan biri. Tiyatronun huzurlu kokusuna adamış kendini. Daha genç yaşında ödüllü bir oyuncu. Ki en güzel ödül de oyun bitiminde tüm yorgunluğunu alan alkışlar oluyordur eminim. Şimdilerde yine yeni bir sezonun heyecanı içerisinde 🙂

Onu daha önce hiç sahnede izleme fırsatım olmadığı için ilk kez “İstanbullu Gelin”de çekti dikkatimi. Olgunluk döneminin İpek Bilgin gibi usta bir oyuncu tarafından canlandırıldığı bir karakterin gençliğini oynamak, onun gölgesinde kalmamak zor bir işti ama o bunu başardı. Gençliğin en tatlı heyecanlarını ve Esma Sultan’ın asaletini aynı bakışta buluşturabiliyor. Yunus Bey’le aralarındaki uyum da pek yakıştı GarEs çiftine. Beğeniyle izliyoruz ❤

Beni tanıyorsunuz, bıraksanız sabaha kadar anlatırım böyle. İyisi mi artık sözü Ilgaz Hanım’a bırakayım. İyi okumalar 🙂

Klasik sorudan başlayalım. Bize kısaca kendini tanıtır mısın? Seni çok iyi tanıyan birisi seni bize nasıl anlatırdı?

Merhaba, Ilgaz ben. Doğma büyüme İstanbulluyum. Küçücükken birkaç sene bale yaptım, sonra aklıma nereden geldi bilmiyorum ben oyuncu olacağım diye tutturmuşum. 9-10 yaşlarımdayken Ayla Algan’ın çocuklar için açtığı yaratıcı drama kurslarına gitmeye başladım. Sonrası durmadan eğitim işte. Lisede okulda tiyatro yapmaya başladığımda bu işi meslek olarak yapmaya çoktan karar vermiştim. Boğaziçi Üniversitesi’nde üçüncü yılım. Vefa Lisesi mezunuyum, bu sıralarda yoga eğitmeni olmak için ders peşinde koşuyorum; diyorum ya hep eğitim hep eğitim 🙂 Yabancı dil öğrenmeye meraklıyım. Çok çalışkanımdır, azimli, derler ya tuttuğunu koparan diye, öyle bir şey. Kolay kolay pes etmem, bir şeyi alışkanlık haline getirmişsem hele, iş inada biner, bırakmam. Dışarıdan her zaman çok sıcakkanlı gözükmem ama etrafıma karşı sevgi doluyumdur.

Bildiğimiz kadarıyla İstanbullu Gelin senin ilk televizyon projen. Sence televizyon işlerinde oynamak mı daha zevkli, sahnede olmak mı?

Evet, televizyonda iş yapmaya aslında 11 yaşımda figüranlık yaparak başladım. Setleri bilmiyordum ama bu işi yapmak istiyordum, baktım böyle gitsem öğrenirim, koydum kafaya çalıştım bir süre öyle. İstanbullu Gelin benim ilk dizim, acayip heyecanlı, iki sezon oldu hala sete giderken bir iç kıpırdanması oluyor. Bunları söylüyorum fakat bir yandan tiyatro da muazzam bir keyif, tarifi olmayan bir haz. Ben daha çocuk sayılırım bu sektörde, bu sorunun cevabını bir gün net bir biçimde verebilir miyim bilmiyorum ama şu an tek bildiğim, öğrenmeye aç bir şekilde hem kamera önünde hem de sahnede keyif almaya çalışıyorum. Kariyerim önüme neler getirir beraber göreceğiz ama kolay kolay tiyatro yapmayı bırakamam sanırım.

Esma Boran’ın hikâyesini ilk okuduğunda ne hissettin?

Ben çok hızlı dahil oldum diziye aslında, bir iki bölüm oynarım daha da yazmazlar diye düşünmüştüm. O yüzden bu hikaye benim önümde yavaş yavaş, parça parça açıldı ve belki de bu sebepten dolayı çok keyif aldım. Bence Esma’ya hayran olmamak elde değil. Hem hikayesi böyle ustaca ortaya konulduğu için hem de İpek Bilgin gibi bir oyuncu tarafından canlandırılıyor olduğu için, şahane bir karakter bence. İlk okuduğumda güçlü ve kararlı duruşuna, ailesine bağlılığına hayran olmuştum ve şimdi özellikle üçüncü sezonda hayranlığım katlanarak arttı. Televizyonda böyle güçlü, sağlam ama aynı zamanda da kırılgan ve insancıl olabilen derinlikli kadın karakterlere ihtiyacımız var bence.

Dizinin geçmiş sahnelerinde rol alıyorsun. Bizim bir zaman makinemiz olsa ve sana bir gün geçmişte yaşama şansı versek hangi günü seçerdin? Neden?

Zor ama acayip hoş bir soruymuş bu 🙂 Bu sezon ikinci sezonunu oynayacağım Dara’nın ilk oyun gününü tekrar yaşamayı çok isterdim. Üzerine çok çalıştığım ve çok da keyif aldığım bir karakteri oynuyorum ve o gün elim ayağım tutmuyordu heyecandan, evet aslında her sahneye çıkmadan önce ben biraz öyle oluyorum ama o günü bin kere olsa bin kere daha yaşamak isterim.

Esma çok zor bir karakter yapısına sahip. Onunla benzerliklerin var mı?

Olmaz olur mu? O yüzden bayılıyorum belki de bu karaktere. Ailesine olan sağlam bağları, hafif sert mizacı, nemrut hallerinin altındaki tatlı mı tatlı genç yüreği… Benim de kendimde hem çok sevdiğim hem de bazen keşke böyle olmasaydı dediğim bir şey aslında. Evet onun evine ailesine dahilseniz size güveniyorsa çok yumuşak çok uysal ama dışarıdan gelen şeylere pek bir güveni yok Esma’nın, onu kendimle çok benzetiyorum bu anlamda.

Esma ile Garip’in yıllara yenilmeyen aşkları izleyicileri büyülüyor. Böyle aşklar kaldı mı gerçekten?

Kaldı tabi ki, bir yere kaybolacağını da sanmıyorum.

İlk izlediğin oyunu hatırlıyor musun? Sahneden yükselen o eşsiz koku seni etkilemiş miydi?

İlk oyunumu 3 yaşımda izledim sanırım, babam sağolsun bütün çocukluğum boyunca hiç üşenmeden beni her hafta tiyatroya, sinemaya götürürdü. Vizyonda benim izleyebileceğim filmler bittiyse aynılarına tekrar gitmek isterdim, yine götürürdü. İlk izlediğim oyunu hatırlamıyorum o yüzden ama babamla o sinema tiyatro günlerimizin keyfini hatırlıyorum, umarım hiç de unutmam.

Tiyatro gerçekten de oyuncunun rüştünü ispatladığı alan. Tekrar çekme, başa alma şansın yok. O an elinden gelenin en iyisini yapmak zorundasın. Rolüne nasıl hazırlanıyorsun?

Yalan söylemeyeyim canım çıkıyor. Çünkü ben daha kendime kendimi ispatlayamadım ki başkalarına ispatlayacak düzeye erişeyim. Evet üç sezondur oyun oynuyorum, güzel şeyler yapmaya çalışıyorum ama bana sorarsan “Sen oyuncu musun?” diye, hayır, daha yanına yaklaşamadım bile. Bir gün evet der miyim ona da emin değilim gerçi ama tek söyleyebileceğim şu zamana kadarki sahne tecrübelerimde hep çok iyi bir ekiple çalıştım. Prova aşamasında yaptığım şeyler vardır, sahneye çıkmadan önce komik komik egzersizlerim vardır filan ama asıl önemli olan birlikte çalıştığın, seni destekleyen insanlar. Ve ben bu konuda hep çok şanslı oldum. Bir yandan okul ve diziyi de götürmeye çalıştığım için prova süreçlerini olabildiğince verimli değerlendirmeye çalışırım, kendim çalışkan olduğum için herkesten aynı emeği görmek isterim. Göremediğimde hırçınlaşırım da, oyun çıkarmak benim için çok mühim bir süreç çünkü. Bu sebeple benimle birlikte yılmadan çalışan, sürekli oyunumu bir tık öteye taşıyabilmem için bana önayak olan bir ekibim olduğu için sürekli şükrediyorum.

Gelecekte “İnşallah bir projede yollarımız kesişir.” dediğin isimler var mı?

Bir sürü sevdiğim ve beğendiğim isim var ama Cate Blanchett, Joaquin Phoenix, veya Şener Şen ile aynı filmde; Lars Eidinger ile aynı sahnede olmayı isterdim.

Aşırı dozda yalnızlık insanı öldürür. Peki ya bu yalnızlık kişinin hayatını uğruna harcadığı doğrular içinse… Sence buna değer mi?

Haklı ve doğru olmaktansa mutlu olmayı seçmek gerekir bazen. Yalnızlıktan çok keyif alırım ve benim için bir insanın en büyük lüksüdür, fakat her şey dozunda güzel. (Kırk9 referansınızı da aldım, bu sezon yine oynuyoruz, beklerim:))

Eklemek istediğin ya da “İstanbullu Gelin” izleyicilerine iletmemizi istediğin bir mesajın var mı?

Öncelikle bütün soruları zevkle cevapladım, ellerinize sağlık. Esma’yı asla yalnız bırakmayan bütün herkese de çok teşekkür ediyorum, bana her bölüm sonrası çok güzel mesajlar atanlar, İstanbullu Gelin’i üç sezondur asla kaçırmadan izleyenler… Keşke herkese tek tek teşekkür edebilsem. Hepinizle yine bir Cuma akşamı görüşürüz 🙂

Son olarak da sitemizin klasikleşen “O mu Bu mu?” oyununu oynayalım seninle 🙂

Tuzlu mu tatlı mı? Tatlı
Roman mı şiir mi? Roman
Dizi mi film mi? Film
Yürümek mi bisiklet mi? Yürümek
Klasik mi modern mi? Klasik
Şıklık mı rahatlık mı? Şıklık
Dinlemek mi söylemek mi? Dinlemek

Sorularımıza verdiği güzel cevaplar ve sıcak yaklaşımı için Ilgaz Hanım’a teşekkürlerimle… Başarınız, heyecanınız daim olsun. ❤

Sevgiyle, umutla. Çok daha güzel günlere 🍃