Hekimoğlu mu? Mucize Doktor mu? | Karşılaştırmalı İnceleme

Bu sezona gerek oyuncu kadroları gerek konuları ile iki ”hastane” dizisi damgasını vurdu: Biri Mucize Doktor diğeri ise Hekimoğlu. Hekimoğlu’nun daha başlamadan bu kadar ses getirmesinin bir sebebi de elbette yılların eskitemediği kült dizi ”House MD” uyarlaması olması. Reytinglerde de bir Mucize Doktor etkisi yaratmasa da iyi bir açılış yapmış. 

Tabii temelde konu olarak çok farklı iki diziden bahsediyoruz. Ancak ikisinin de hastane dizisi olup, aynı döneme denk gelmeleri hangisinin hangi seyirciye daha çok hitap edebileceğine dair bir karşılaştırmalı inceleme yapmaya itti bizi.

Öncelikle bildiğiniz üzere ikisi de uyarlama diziler. The Good Doctor da çok seviliyor ve izleniyor olsa da objektif bir gözle baktığımızda kalıcılığını da ispatlamış bir dizi olarak özellikle House MD’nin başarısı ve etkisi tartışılmaz. Tabii bu anlamda House uyarlaması ülkemizde bir sıfır geride başlıyor. Çünkü House MD zaten çoğumuzun 2000’lerde bilemediniz 2010’ların başında izleyip bitirdiği bir diziydi. Kafamızda orijinali ile o kadar özdeşleşti ki, uyarlamanın asıl senaryoyu bilenlere hitap etmesi biraz zor. Çünkü karakterler, karakter hikayeleri ve işlenen hastalıklar birebir aynı. Ve House o kadar başarılı bir iş olunca yerli versiyonu ister istemez eğreti durabiliyor.

Mucize Doktor ise otizm ile ilgili pek yerli içerik olmadığından neredeyse bir ilki başardı ve onun uyarlandığı dizi de House MD kadar popüler olmadığından seyirciye daha yeni bir şeyler vaat edebildi.

Tüm bu avantaj, dezavatajları bir kenara bırakırsak iki dizi için de başarılı uyarlamalar diyebilirim. İkisinin de tutması durumunda hastane dizilerinin uyarlaması da artabilir. Ki umarım tutar da artar. 🙂 Böylece Türk kadınını zayıf ve aciz gösteren o malum dizilere daha az maruz kalır televizyon. Tabii doktor dizilerine yönelim artarsa sıradaki uyarlama Scrubs mı olur yoksa Grey’s Anatomy tarzi bir uyarlama daha mı gelir bakalım. 🙂

Mucize Doktor mu? Hekimoğlu mu?

Burada amacım birinden birini seçin kıyası değil aslında. Ama Mucize Doktor’u seven kişinin hastane dizisi diye Hekimoğlu’nu da seveceğinin bir garantisinin olmamasını vurgulamak istiyorum çünkü aslında çok farklı konseptler.

Öncelikle Mucize Doktor adı üzerinde mucize, umut ve iyilik gibi sevgi dolu bir işleyişe sahip. Hekimoğlu ise Mucize Doktor’umuzun tam tersi olarak ”Aksi, huysuz, sarkastik” bir kişilik. Özünde ikisi de çok zeki ve deha doktorlar ama Mucize Doktor’da otizmli bir doktorun hayatı ve daha umut dolu bir hikaye işlenirken, Hekimoğlu’ndaki hikaye karanlık ve hatta karamsardır. Kimseye umut olmayı amaçlamaz sadece işlerini yaparken çözdükleri ”gizeme” odaklanırlar. Daha çok polisiye gibidir. Kolay tanı konamayan hastalıkların neyden kaynaklanmış olabileceğini Hekimoğlu ve ekibi bilmece gibi çözmeye odaklanır. Bu yüzden de her bölüm ayrı bir konu işleyen bir dizidir ve her bölüm sadece bir hasta işlenir, ana konu o hastanın gizemi olur. Yani sıkı takip gerektirir. Bu böyle izlenmez kim takip edecek diye düşünüp dizinin dokusunu bozmamaları artı puan topladı. Seyirciyi gerek replikleriyle gerek bulmacalarıyla düşünmeye itecek bir dizi olduğu kesin. Televizyonda böyle bir dizi görmek bence artıdır. 

House MD zaten ”Sherlock” ekolünden gelir. Tabii dizi olan değil, kitap olandan söz ediyorum. Bizim yeni sezonlarını beklerken çürüdüğümüz dizi versiyonu bildiğiniz gibi tarih olarak House dizisinden sonra başlamıştır zaten. Yani House ve Wilson; yerli versiyonda ise Hekimoğlu ile Orhan aslında Sherlock ve John Watson’ın hastaneye uyarlanmış temsilleridir. Bu nedenle hastane dizisinden çok polisiye formüllü bir dizi izliyoruz aslında.

Buna rağmen artı olarak karakter hikayelerine daha erken bir giriş de vaat etti Hekimoğlu. Yani Mucize Doktor’da Ferman ve Ali’nin dostluğunun doğması için 13 bölüm beklerken, Hekimoğlu’ndan Orhan’a ”Sen benim tek arkadaşımsın.” repliğini ilk bölümden duyabildik. Tabii bunda Ferman ve Ali’nin yeni tanışıyor, Orhan ve Hekimoğlu’nun ise zaten dost olmasının etkisi de var ama yine de karakterlerin ilişkilerine hızlı bir giriş güzeldi.

Cameron’ın yani buradaki adıyla Zeynep’in yaşadığı kayba da hızlı girileceğe benziyor. Tüm karakterlerin geçmişini ve kayıplarını biraz kurcalandıktan sonra bir hastane dizisinde çalınabilecek belki de en güzel şarkılardan biri ”Ölümden başkası yalan” çalarak sonlandırdık ilk bölümümüzü.

Bu arada Hekimoğlu, sarkastik halleriyle ve böyle doktor olur mu hissiyatıyla seyirciyi güldürmeyi de başarıyor aslında. Sadece bu Mucize Doktor’daki kadar sevgi dolu bir gülümseme değil biraz daha hardcore’u. 🙂

Kısacası Hekimoğlu’nun reytinglerde Mucize Doktor’un gerisinde kalması normal ancak tutması da kesinlikle gereken bir iş. House’un o sert, karamsar atmosferini yansıtmayı başarmışlar.

House izleyenler için çok cezbedici mi aynı şeyi izlemek bilemedim. Muhtemelen değildir. Eğreti duran şeylerin olduğu da aşikar çünkü.  Ama yine de biz hiç değilse başarılı bir uyarlama olduğunu söylemekten geri kalmayalım. Gerisi ve hangi hastane dizisinin kendisine daha çok hitap ettiğini seçmek seyirciye kalsın. 🙂