Çocukluğumuzun En Sıcak Anıları | Arthur

Başta ben olmak üzere bizim jenerasyondan binlerce insanın favorisidir Arthur. İzlerken içi gitmeyen, o yaşadıkları eğlenceli hayata delicesine özenmeyen var mıdır bilmiyorum. Bir çocuğun hayal edebileceği en güzel şeylerin bir araya toplanması gibiydi bu çizgifilm. İyi arkadaşlıklar, üretken ve keyifli bir okul hayatı, geziler..

Hem güzel mesajların verildiği hem de içimizi ısıtan bir senaryoya sahipti Arthur. Dostluğa, saygıya, eğitime dair birçok güzel bölüm bulabilirsiniz arşivinde. Hala arada açar izler çocukluğumu anarım. Elbette o zamanki kadar müthiş bir etkilenme söz konusu değil ancak yine de içimde bir şeyleri kıpırdatıyor kesinlikle.

Her biri özenle yazılmış çocuk karakterler ve aileleri, farklılıkların zenginlik olduğunu alt metninin korunması ve harika animasyonuyla Arthur, çocukluğumuzun en özel kahramanlarından biri. Şu hayatta en çok istediğim şeylerden biri o ağaç eve sahip olmak ve arkadaşlarımla orada vakit geçirmekti.

Ya da o dondurmacıya gitmek, basketbol oynayabilmek, mahallede rahatça takılabilmek.. Kısacası büyükşehirde doğup büyüyen biri olarak, “tehlikeli” olarak görüldüğü için yapmamıza izin verilmeyen ne varsa. Tabii Amerikan kültürüne ait bir yapım olduğu için bizim için, diğer şartlar sağlansa bile pek mümkün olmayacak şeyler de vardı. Garaj satışları, çılgın bir partiye dönüşen veli buluşmaları gibi. 😅

Haberim yoktu ancak toplamda 25 sezon süren ve henüz ben doğmadan, 1996 yılında başlayan Arthur, bu yıl geçtiğimiz aylarda final vermiş. İlk sezonlarını ezbere biliyor olsam da hala izlemediğim “yeni” bölümler olduğu anlamına geliyor bu. Küçükken bu başımıza gelince ne kadar sevinirdik! Çocukluğumun efsanesiyle duygusal bir buluşma yaşamak için oldukça iyi bir gerekçe. En kısa zamanda yapılsın..