tds_thumb_td_300x0
Elimi Bırakma’da Neler Oluyor?

Elimi bırakma..

Klişeden uzak bir aile dizisi.

Sevginin kıymetini, sevgi yolunda sarf edilen emeği, sevginin iyileştirici yanını anlatan ve bu yolda iki karakterin yolunun kesiştiği dizi. Bu iki karakterin birbirlerine olan sevgisini abartıdan uzak bir şekilde 51 bölümdür izliyoruz.

Cenk bu yolda Azra’ya ilk defa yalan söyledi. Onun özgürlüğü için kendi hayatından vazgeçti bir yerde.. Şuan izlediğimiz bölümlerde  iyiliği için de olsa yalan söylemenin her türlü insanı kendinden bile uzaklaştırdığını görüyoruz. Yolun sonunda birbirini üzmemek adına her şeye rağmen birbirlerini affeden iki aşık. Birbirine acı da çektirebilirlerdi, cezalandırabilirlerdi.  Emin olun bu onlar için seçenek dahilinde bile değil.

Mert’in ölümüne sebep olan Damla’nın pişmanlığı yüzünden Azra’ya, Azra’dan hebersiz yeni bir hayat vermek istemesini görüyoruz. Karakterlerle empati kurduğumda çoğu fikirlerinde onlara hak veriyorum. Pişmanlık insanın içini yiyip bitiren bir duygu.. Damla’nın da pişmanlığını ve artık bazı şeyleri yoluna koymak istediğini hissediyorum ben. Yeri geldiğinde çok gıcık da oluyoruz, haliyle sürekli empati kuramıyoruz.

Aslında çoğumuz olaylara Azra ve Cenk olaylı baktığımız için diğer karakterlerin haklı olduğu konuları çoğumuz göremiyoruz. Olayların Damla’nın dünyasında ilerlediğini söyleyenleri de görüyorum. Evet belki izleyiciyi sıkabiliyor olabilir haklı olarak.. Ama bütün bu düğümler Azra ve Cenk yüzünden atıldı. Bu düğümlerin çözülmesi de Azra ve Cenk’e bağlı. Her şeyin yoluna girmesine, Azra ve Cenk’in barışmasına 1-2 bölüm kaldı diyorum 🙂

Elimi Bırakma artık Pazar günleri değil Salı günleri yayında olacak..  Yeni gününde şans diliyorum, görüşmek üzere..

 

Elimi Bırakma 2. Bölüm: Umudun Kıyısında

 

Azra.. Kardeşini mutlu etmek, acı çekmesini önlemek için canını dişine takan, çırpınan Azra. Bu bölüm yine çabasını izledik. Pes etmek yerine göz yaşlarını unutup Mert için hayatını sürdürmeye çalıştı. Hastane odasında çaresizliğini bir kenara bırakıp kardeşinin yüzünü güldürmeye çalıştı. Onun kimse elinden tutmazken o var gücüyle ablalık yapmaya devam ediyor. En büyük korkusu ona zarar gelmesi. Korumak için ne gerekiyorsa yapmaya hazır.

Hepimizin belki de en çok canını yakan kişinin Sumru olduğunu biliyorum. Varlık için evlendiği adamın oğlu küçüklüğünden beri onu anne bilmiş, ona alışmış. Ama o her seferinde yüzüstü bırakmaktan hiç çekinmiyor. Defalarca eline çikolata tutuşturup kendinden uzaklaştırdığı Mert’in en büyük şansızlığı belki de. Ona asla “anne” olamamış bir anne. Onu asla anlamamış bir anne. Her defasında ufacık Mert’in  mahzun bakışlarıyla karşı karşıya bırakıyor bizi.

Sevgiden başka hiçbir şeye ihtiyacı olmayan bu çocuğun başına kim bilir daha neler gelecek. Koşup sarıldığı kadın tarafından itilmek, istenmemek ve yanından kovulmak yeterince ağırken bunların kısmen farkında olmayışı ablası Azra’yı da çok derinden üzüyor. Başka şansı kalmayıp Mert’i zaptedemediği için yine o evin kapısını çalsa da bi parça vicdan kırıntısına rastlayamıyor. Ne kadar dil dökse nafile, Sumru tabii ki çocuğu birkaç günlüğüne dahi kabul etmiyor. Onu teselli etmek, sakinleştirmek tabii ki yine Azra’ya kalıyor. Gocunduğu, yorulduğu yok. Azra sadece  herkesten çok sevdiği kardeşine yapılanlara üzülüyor.

Daha acısı tazeyken işe koyulmak zorunda kaldı Azra. Kardeşi için, ona sahip çıkabilmek için ne gerekiyorsa hiç burun kıvırmadan yakınmadan yapmaya başladı. Daha birkaç gün önce zengin bir evin kızıyken şimdi gece saatlerinde sokakta pilav satmaya başladı. Ne bir küstahlık ne başka bir şey. Çok güçlü bir kız Azra. 

Umutlu da aynı zamanda, onurlu üstelik. Kardeşi kayboldu. Paramparça oldu bir anda. Dünyası başına yıkıldı. Ama kaybetmedi umudunu. “Kardeşime böyle şeyler söyleyen birinin evinde durmam” diyip Nazım’ın evinden çıktı gitti. Gönül’ün ayarladığı yerdeki kadının yanında çalışmaya başladı bu sefer. Hem ilan dağıttı Mert’i gören olur diye, hem çalıştı parasız kalmamak için.

Tabii ki kolay değildi tüm bunlar. Azra defalarca gözyaşlarında boğuldu. Ama pes etmedi, tekrar doğruldu. Kolay kolay yıkılmaması için bir sebebi var çünkü. Canından çok sevdiği, ona “Korkuyorum.Elimi Bırakma!” diyen dünyalar tatlısı küçük kardeşi.

Bir bölümü daha vicdansızlıklara şaşıra şaşıra, Mert’le Azra’ya ağlaya ağlaya bitirdik. Peşinden fragman geldi. Çok güzeldi. Azra’nın Cenk’e kapılarını açmaya başladığının bir işareti gibi.

Tabii bir de babaanne faktörü var. Azra’ya bakışından belli bir şeyler olacağı. Bakalım aileye nasıl, nereden dahil olacak.

 

EĞER SEN TÜKENİRSEN, UMUTLARIN DA TÜKENİR. KAYBOLURSUN.

error: Korunan İçerik!