tds_thumb_td_300x0
Elçin Sangu’dan IMDB Yükselişi!

Aktif olarak Show Tv’nin Çarpışma dizisinde Zeynep karakterini canlandıran Elçin Sangu yükselişe geçti!

Genç oyuncu Elçin Sangu’ya Netflix kazancı! Kiralık Aşk dizisinde geniş kitlelerce sevilen ve şimdilerde Kıvanç Tatalıtuğ partnerliğiyle gündeme oturan ünlü oyuncu Elçin Sangu emin adımlarla zirveye doğru ilerliyor. 

Çarpışma dizisinin güzel oyuncusu Elçin Sangu, Netfix başarısı sayesinde dünya genelinde İmdb starmetrede 5322 sıra yükseldi.

Çıkan haberlere göre, Elçin Sangu’nun oynadığı fantastik dizi “Yaşamayanlar” 8 Mart’ta Netflix’in Amerika, Brezilya, Fransa ve Polonya gibi ülkelerde “İmmortals” ismiyle yayınlanmasıyla beraber İmdb starmetrede 5322 sıra atlayarak bir günde yükselişe geçti.

Dünya çapında tanınırlığını arttıran Elçin Sangu “Çarpışma” dizisindeki rolüyle de adından övgü ile bahsettirmeye devam ediyor.

Güzide’den Çarpışma’nın Zeynep’ine Ekranlarımızın Kızıl Rengi Elçin Sangu
Güzide’den, Mia ve Çarpışma’nın Zeynep’ine Elçin Sangu: Evlerimize Giren Kızıl Renk
Elçin Sangu son zamanların en dikkat çeken, konuşulan ve fark edilen oyuncularından biri. Sonunda Çarpışma ile kavuştuk. Özlediğimizi bir kez daha anladık.
Ekran seviyor onu, ekran başına geçenler de. 
Elçin Sangu’yu bir seyirci olarak ilk kez Bir Aşk Hikayesi dizisinde fark etmiştim. Diziyi çok takip etmiyordum ama ekranda dizinin tekrarlarında rastlaştığımızda kızıl saçları dikkatimi çekiyordu. Fakat kendisini en yakından takibim, Kurt Seyit ve Şura dizisinde oynadığı, seyredenler için unutulmaz karakter Güzide ile oldu. Güzide ve Celil izleyenlerin en sevdiği çiftlerden biriydi. İmkansız bir aşktı ama bunu “yasak aşk” konseptine girmeden izletmeyi başarmışlardı. Güzide’nin aşkı öyle büyük ve gerçekti ki, o aşka “yasak aşk” demeye kimsenin dili varmıyordu.  Bu rol Elçin Sangu’ya yurt dışı kapısını da açtı. Kurt Seyit ve Şura’nın satıldığı her ülkeden hayranları olmaya başladı. Hatta muhtemelen Elçin Sangu ve Kıvanç Tatlıtuğ partnerliğinin gönüllerdeki temelleri de o zaman atıldı. Çünkü diziyi seyreden çoğu kişi “Bu kızıl kız kim?”, “Kıvanç ile partner olsa keşke” demeye başlamıştı. 
Elçin Sangu’nun parlamak için doğru işi beklediği belliydi. Nitekim Kiralık Aşk ve Defne karakteri ile parlak olan yıldızını herkese göstermeyi başardı da. Renkleriyle, neşesiyle, hafif sakarlığı, hızlı konuşması, aşkla gelen hüzünleri ve kararsızlıkları ile Defne olarak girdi evlerimize. Zannediyorum ki, bir romantik komedi ilk defa bu kadar konuşuldu Kiralık Aşk ile. Dizi kadar konuşulan bir diğer şey ise, Elçin Sangu’nun kızıl saçları, beyaz teni ve ekranlardan bize yansıttığı sevimliliği, sempatikliği oldu. Hatta Elçin Sangu bu rolde o kadar iyiydi ve sevildi ki, sonraki romantik komedilere de ilham oldu sanki biraz. Bu başarı ile Kurt Seyit ve Şura ile yurt dışına açılan ünü, daha da katlandı ve yurt içinde de herkesin tanıdığı, sevdiği bir isim oldu.
Türkiye’nin yegâne kızılıydı artık.
Dizi sevildi, seyredildi ve yaklaşık 2 sezon da sürdü. Bir oyuncu için en önemlisi bundan sonrası oluyor genelde. Yani sonra ne yapacak beklentisine verdiği cevaplar… Bir yanda ismiyle hemen akla gelen bir karakter adı, bir yanda seyircinin başka rollerde de seyretme isteği ve oyuncunun ne seçeceğine dair de bir merak… Bu noktada en büyük sıkıntı karakter ile oyuncu arasındaki farkı ayıramamız oluyor bazen. Bu rolden sonra Elçin Sangu’nun en büyük savaşının Defne olmadığını herkese göstermek ve Elçin Sangu olarak adını pekiştirmek olacağını düşünüyordum. Öyle de oldu. Fakat Elçin Sangu’nun bu savaşta başarılı olduğunu düşünüyorum. Genellikle doğru adımlar attı. Başka işlerde, başka karakterleri oynama isteğini gösterdi ve uyguladı. İsmini doğru platformlarda gösterdi. Kiralık Aşk’ın Defne’si olarak değil, Elçin Sangu olarak anılıyor artık.
Tabii onun da bence bir istisnası var. Bu süreçte Elçin Sangu’nun bana tek bir “yapma bunu” dedirten adımı oldu. O da eski partneri ile birlikte rol aldığı Mutluluk Zamanı filmiydi. Barış Arduç ile Kiralık Aşk’ta iyi bir çift oldular ve hayranları oldu.  Muhtemelen onları da memnun etmek, önemsediklerini göstermek adına ikili birlikte film çektiler. Diziden sonra Elçin Sangu’nun her role, farklı partnerler ve ekiplerle girebileceğini göstermesi gereken bir zamanda, tekrar eski partneriyle fotoğraflar, afişler, tanıtımlar gelmeye başladı. Dürüst olalım, bu ikili adları hangi senaryo ve karakterde olursa olsun, birlikte ekrana ya da beyaz perdeye çıkıyorlarsa, Defne ve Ömer olacak öncelikle bizler için. Şahsi görüşüm, filmin ikisinin de filmografisine katma değer eklemediği yönünde. Hayranları elbette mutlu etmek gerekir ama oyuncunun kariyeri için doğru adımlar atması gereğinden önde değildir bu gerek. Çünkü belli bir hayran grubuna dahil olmayan normal seyirci hep yeni şeyler görmek ister.
Neyse ki Elçin Sangu’nun sonrasında adının geçtiği her alan onu kendi adıyla öne çıkardı. Yaşamayanlar’ın da bu doğru kararlardan biri olduğunu düşünüyorum. Neden mi? Mesela Elçin Sangu bir ilke adını yazdırdı. Türkiye’nin ilk fantastik, insan dışı varlıkları anlatan dizisini yapan kadroda yer aldı ve fantastik, insan dışı bir karakteri canlandırdı. Bu nedenle oyuncuların da belirttiği gibi cesur da bir karardı aynı zamanda. Kadrodaki Selma Ergeç çok sevdiğim bir isim. Kerem Bursin ve Birkan Sokullu da dikkat çeken isimlerden. İki erkek partneriyle sahneleriyle de, sevgili Selma Ergeç ile “girl-power” duygusunu okşayan sahneleri ile de, Defne görüntüsünden oldukça uzak bir imaj çizmeyi başardı Elçin Sangu. Ayrıca şunu da ekleyeyim, Mia’yı, Dmitry ve Numel ile ayrı ayrı yakıştırdım dizide.  
Yaşamayanlar’ın elbette ki hataları vardı. Güldüğüm anlar da oldu ama hangi dizide yok ki o anlar? Doğrusuyla yanlışıyla Yaşamayanlar her an takip edilen bir işti. Sosyal medya sıralamalarında hep listelerde gördük. Genel anlamda da eli yüzü düzgün bir iş çıktığı kanısındayım. Bu tür fantastik konularda dizi sektörümüz çok tecrübesiz. Bunu da göz önüne alarak değerlendirmek lazım bazı şeyleri. Ben öyle yapıyorum en azından. Netflix de iyi şeyler düşünmüş olacak ki diziyi satın almış. Onur Baştürk 31 Ekim 2018 tarihli yazısında bu bilgiyi paylaşmış.
Ve tabii gelelim Çarpışma’ya… Zeynep Tunç olarak çıktı Elçin Sangu karşımıza, hem de kalplerimizin sarışın prensi Kıvanç Tatlıtuğ ile birlikte… Biri Boşnak kökenli, biri Çerkes kızı… Heyecan verici, değil mi? Bu birlikteliği kim sağladıysa tebrikler efendim. Aslında yukarıda da bahsettiğim gibi Kurt Seyit ve Şura’dan beri çok da sürpriz değildi bu partnerlik. Bekleyeni o zamanlardan vardı. Bunun dışında da isabetli bir karar olmuş. Bunu ilerleyen bölümlerde daha iyi göreceğiz.
Sosyal medyada gördüğüm kadarıyla Türk dizi sektörünü takip eden yabancı izleyiciler ve erkek izleyiciler de pek özlemişler Elçin Hanım’ı. Beylerden kaç yıllık Mihriban türküsünün sarı saçlarını değiştirip, kızıl saçları deli gönlüne bağlamak isteyenler mi dersiniz, Zeynep’i aldatan koca Galip’in akıl sağlığını sorgulayan mı? Yabancı seyirciler ise sürpriz olmadı. Ortadoğu’da Dubai’de DIAFA’da ödül almasına kadar varan bir ünü var artık Elçin Sangu’nun. Haliyle onun fotoğraflarını, sahnelerini paylaşan birçok yabancı hayran görmek de şaşırtmadı. 
İlk bölümde henüz yan yana göremedik ama iki renkli oyuncuyu yan yana görmenin heyecanı da var seyirci olarak. Çarpışma resmi hesabının paylaştığı ilk birlikte fotoğraf ile heyecanımız katlandı.  Eee. Ryan Gosling ve Emma Stone, Kate Winslet ve Leonardo DiCaprio boşuna sevilmediler. Sarışın ve kızıl her zaman heyecan verici olmuştur. Senaryo da bu heyecanı karşılarsa farklı bir çift olacakları kesin.
Performanslara gelecek olursak hangi birini sayayım? Patlama sahnesinden sonraki sahneleriyle kalbimizi sızlatan Kıvanç Tatlıtuğ’dan mı bahsedeyim, en büyük düşmanı kendi korkularıyken hayatına aniden gerçek kötülerin girmesiyle korkularının üstüne basmaya başlayan Zeynep’i canlandıran Elçin Sangu’dan mı? Onur Saylak’ı söylemeye gerek var mı? Daha ilk sahneden ilk cümlesi, ilk hareketiyle “bu adam bela demek” mesajını seyirciye ne de güzel verdi. Alperen Duymaz ve Melisa Aslı Pamuk da rollerini güzel giymişlerdi. Erkan Can ve Mustafa Uğurlu da önümüzdeki bölümler için birer heyecan nedeniydi.
Fakat burada Elçin Sangu için şöyle özel bir paragraf açmak isterim. Bir önceki rolü Defne herkesin aklında hala taze iken, Zeynep olarak tek bir sahnede bile Defne’yi hatırlatmadı. İzleyen arkadaşlarıma sordum. Onlar da “Defne’yi hatırlatmadı hiçbir sahnede” dediler. Kiralık Aşk’ı hiç izlememiş bir arkadaşım “Defne nasıldı bilmiyorum ama Zeynep’i çok iyi verdi” dedi. Ve gerçekten Zeynep’i çok iyi tanıttı bize Elçin Sangu. Mutsuz bir evliliğin içinde, onun korkuları ile bile alay eden, aldatan, başı sürekli belada bir kocayla, bitmesi gerektiğini bildiği bir evliliği sürdürmeye çalışan bir kadın olarak çıktı karşımıza. Zeynep’in sürekli diken üstünde ve huzursuz halini, kocasına öfkesini, mutsuzluğunu, hayata karşı o tek ve tedirgin duruşunu seyirciye hissettirdi. Bir izleyicinin oyuncudan, izlediği dizinin ilk bölümünde bekleyebileceği şeyleri ortalama üstü bir performansla, başarıyla verdiğini düşünüyorum. 
 
Evet, dizi biraz yoğun bir günde çıktı. Evet, ilk bölüm biraz karakterlere boğulduk. Ama seyircinin diziyi 2.bölümde daha iyi yakalayacağını düşünüyorum. Bakın 4’lü çarpışma sahnesinden bahsetmiyorum bile. Etkili bir ilk bölüm finali her dizi için önemlidir. Fakat Ay Yapım’a naçizane bir serzenişim var. Paylaşılan ilk Kadir – Zeynep fotoğrafına bakıyorum da, böyle gösterişli bir çiftiniz varken neden biraz tanıtımlarda kullanmadınız sevgili Ay Yapım? Bundan sonra bizi mahrum bırakmayın en azından. Bir türlü gelmek bilmeyen ikili afişlerden, tanıtım fotoğraflarından, bölüm fotoğraflarından bekleriz artık. 
Özetle, Çarpışma’yı Perşembe akşamları beklemeye başladık heyecanla. Şahsen ben ekranda yeni renk kombinasyonlarını görmeye hazırım. Sarı ve Kızıl gelsin bakalım, biraz ekran şenlensin.
Yazan: Ece Kirazlı
error: Korunan İçerik!