Crisis on Infinite Earths Part 5: Legends of Tomorrow

Bu sezonki crossoverı ile bizleri kendine hayran bırakan DC dizi evreni, maalesef son iki bölüm bize umduğumuzu veremedi. Çok iyi başlayan üç bölümün ardından izlediğimiz finali oluşturan bu iki bölüm, bana hikaye açısından oldukça zayıf geldi.

Sırayla gidelim; açıkçası, Lex Luthor’un barış ödülü almış olması beni şaşırtmadı. Malum, Smallville’de kendisinin başkan seçildiğini zaten biliyoruz. Ne kadar kaderi bile isteye değiştirmiş olsa da, Lex’in sonu çok da kötü bitmeyecekti zaten. İşin kötüsü, herkesin ona tapıyor olması! Bu durum, Lex’in eline çok daha fazla kozun geçmesine neden olacak.

J’onn ise oldukça sakin, öyle değil mi? Kendisi bütün crossover sırasında sakinliğini korudu sağ olsun. Supergirl izlemiyorum fakat onun karakterinin böyle olduğunu anladım şimdiden.

Weather Witch! Senin ne işin var orada demeye kalmadan Flash koştu geldi. Bizimkilerden biri dedi adeta… Böylece çok daha ilginç bir bilgi edinmiş olduk. Kahramanlarımız artık aynı evrende!

Peki bilin bakalım kim yok? Herkes var, kim yok? Doğru bildiğiniz. Arrow!

Ya evren yeniden başlatıldı, yeniden! Ölenler dirildi, Diriler öldü. Bir Oliver mı battı size anlamadım ki! Önde gelen kahramanlarımıza epik son imajından vaz mı geçse tv ve sinematik evren acaba?

Dig’in hissettiklerini o kadar iyi anlıyorum ki… 8 sezondur birbirlerini bir an olsun yalnız bırakmadılar. Adam her şeyini riske atıp, Oliver’ın yanına geldi. Birlikte evren evren gezdiler ve görevlerini yerine getirdiler. Ama son anında yanında olamadı. Bir kere de değil üstelik. Malum, diriltip diriltip öldürüyorlar.

Benim için çok duygusal bir sahneydi. Çünkü orijinallerden bir Dig ve Sara düşünüyordu Oliver’ı… En yakın arkadaşlarını kaybetmişlerdi.

Bunun sonu nereye varacak diye düşünürken Beebo çıktı karşımıza… Eee, özlemiştik. Bilmeyenler için söyleyelim kendisi Legends of Tomorrow’un kötüsüdür(!) Bu arada Legends of Tomorrow izlemeyen varsa ve merak ediyorsanız ben başlayın derim. İzlemeyince özlüyorum, farklı evrenlere, tarihi olaylara gitmeleri ve bunları yaparken her zaman beni güldürmelerini çok seviyorum. İlk sezondan bu yana kendini oldukça geliştirdi. Crossoverda olmalarına da ayrı bir sevindim.

Sara ile Barry’nin konuşması ise çok duygusaldı. Sara, Oliver’ı anlatırken: ‘O eski hayatıma dair kalan son hatıramdı.’ demesi dinleyen herkesi duygulandırmış olmalı. Oliver, herkesin hayatına dokunmuştu. Sara ve Barry de onun için önemli iki isim olmuşlardı tabi ki de.

Sara ile konuşurken gölge iblisinin geldiği an ise, Flash’ın örümcek adama yakın sezgileri sayesinde kurtuldular diyebiliriz. Teker teker avlanıyorlardı. Anlaşılan Anti Monitor, bu sefer dersine çalışıp gelmiş.

Anti Monitor’ün ölmemiş olması, esasen mantıklı. E o zaman neden Oliver öldü diyenler için cevaplayalım. Anti Monitor’ün kısa süreli yok oluşunda, Oliver evrenin yeniden başlamasına yardımcı oldu. Yaptığı şey Anti Monitor’ü öldürmek değildi. Anti maddenin ortadan kalkması yeterliydi. Oliver’ın fedakarlığı evrene, oluşması için zaman sağladı.

Peki ya Anti Monitor’ü silahla öldürmeye  çalışan koca yürekli o kahramanlara söyleyecek bir çift lafımız yok mu? Var. Ama burada söylemelim, aman aman.

Bölümün finalinde ise, başkan yine oldukça duygusal bir konuşmayla, Oliver’a teşekkür etti. Başlar öne eğik, gözlerden eksik olmayan yaşlarla izledik ve bir kahramana veda ettik. Çoklu evrenin yeniden doğuşuna şahit olduk. Ve o evrenlerdeki kahramanlarımızın yeniden hayata dönüşünü izledik. Stargirl ve Yeşil Fener’i de bize göstererek gerekli mesajı vermiş oldular.

Son sahnede ise, Oliver’ı en iyi tanıyan üç  insan ona karşı son görevlerini yerine getirdiler.

Artık kahramanlarımız aynı evrende. Barry bunun için masraftan kaçınmamış ve bir daha böyle bir durumla karşı karşıya olma ihtimaline karşı, kahramanlarımıza özel bir masa ayarlamış. Herkes yerine yerleşti. Tek birkişi hariç. Ve ona ayırdıkları sandalye, hep boş kaldı.