tds_thumb_td_300x0
Çiçero: “Savaşın kazananı olmaz.”

İyi bir film izlediğimde gerçekten yaşadığımı hissediyorum. İşte “Çiçero” da bana böyle hissettiren filmlerden biri…

Filmden çıktığımda uzun zamandan sonra nefes aldığımı hissettim. Nasıl özlemişim sinema havasını, sıcak mısır kokusunu, aynı filmi izlemek üzere toplanmış insanları (hele de bugünkü gibi gerçekten o filmi izlemek için gelmiş ve tüm dikkatlerini filme vermiş olanlarını). Filmden çıktıktan sonra da her işim inanılmaz biçimde rast gitti ve sanırım ilk kez bir ozon seansıma hoplaya zıplaya ve hayat dolu olarak gittim 🙂

Bu anlattıklarım, filmin enerjik ve mutluluk dolu bir atmosfer içerisinde geçtiğini düşündürmesin. Aksine film 1940’ların, 2. Dünya Savaşı zamanlarının ağır koşullarını konu alıyor. Ve bu ağır koşulların, taze yürekleri incitmeye çalışan hoyrat ellerin zekânın doğru bir insanın bünyesinde bulunmasıyla nasıl bir sona ulaşacağını… Acının tam ortasından filizleniveren bir aşk! Umut ve sevgi… Özel bir çocuğun sevgisi. Bu insanların hepsi özel.

Tarihin kirli yaprakları arasında görünmez olmuş temiz kalpler parıldıyor. Temiz bir zekânın ürünü tertemiz bir son… Hayat siyah ve beyazlardan oluşmaz. Hayat grinin görünmez ışıltısında gizlidir.

İşte “Çiçero” da gerçekten beslenmiş ama az biraz parlatılmış bir hikâye. İlyas Bazna gerçek. Filmde geçen çoğu sahne gerçek ama az biraz hâyâl ve bir miktar da aşk serpiştirilmiş hâlde… Şikayetim var mı? Hayır. Geçmiş olmuş bitmiş. Biz “Şöyle olsaydı nasıl olurdu?” ları tartışmalıyız artık. Bu sayede geleceği kurtarabiliriz 🙂

Film hakkında kısa kısa birkaç şeye değinecek olursak:

O muazzam ses Erdal Beşikçioğlu’na ait mi bilmiyorum -fazla vaktim olmadığından detaylı araştıramadım-
ama kime aitse gerçekten çok başarılı. “O Sole Mio” ve diğer aryalar… Çok çok iyiydi 👌 Erdal Bey’in oyunculuğuna zaten diyecek bir şey yok. Kendisi rüştünü fazlasıyla kanıtlamış bir aktör. Her işinde hayranlığım artıyor. Oyununu kaçırdığıma hâlâ üzülüyorum…

Burcu Biricik günden güne geliştirdiği oyunculuğuyla çok güzel bir çizgide ilerliyor. Zorlayıcı sahnelerde gösterdiği başarı her oyuncuyum diyen aktrisin harcı değil. Canlandırdığı her rolü üzerine bu kadar sağlam giyebilen oyuncu sayısının iki elin parmağını geçmediği yeni jenerasyonda ışıl ışıl parladığını söylemek istiyorum. Yeni işlerini de sabırsızlıkla bekliyorum.

Tamer Levent, Murat Garipağaoğlu, Ertan Saban, Levent Ülgen ve Altan Erkekli gibi isimler de her zamanki gibi kadroyu zenginleştirmişler. Bu kadar hassas ve aynı zamanda da bir o kadar sağlam olan hikâyeye çok yakışmışlar.

Beni düzenli takip edenler bilir. Spoiler vermeyi sevmem. Vereceğim fazladan her bilgi okuyucunun bizzat tatması gereken güzelliklerden çalınan bir ândır. O yüzden sizinle paylaştığım güzelliği çaldığım ânlara telafi sayarak yazıyı burada bitiriyorum.

Emeklere sağlık. Yer yer hatalar olsa da üstlendiği vizyon düşünüldüğünde çok kaliteli, pırıl pırıl bir iş olmuş. (Eleştirmek kolay, o işin zorluğunun farkında olarak eleştirmek ise zordur 😉) Vaktim olsa tekrar tekrar gider izlerdim. Haydi bu hafta kendinize bir iyilik yapın, size en uygun seansta gidin ve yaşadığınızı hatırlayın 🎬

Sevgiyle! 🙂

Vizyondakilerin Baş Tacı: Çiçero Film Analizi!

DİKKAT: BU YAZI SPOILER İÇERMEKTEDİR.

Öncelikle söylemem gerekiyor ki, bu filmi ilk duyduğum andan beri merakla takip ediyor ve çıkmasını dört gözle bekliyordum. Dolayısıyla fırsat bulduğum ilk anda (vizyona girişinin 2.günü) koşup izledim. İyi ki izlemişim, kesinlikle övgüyü hak ediyordu. Peki neden ?

Her şeyden önce söylemeliyim ki dizide dekor kısmına çok büyük özen gösterilmiş, en başarılı taraflarından biri buydu. Onun dışında oyunculuklar teker teker harikaydı. Çiçero’muz ,yani Erdal Beşikçioğlu’na zaten diyecek söz yok. Ayrıca sevgili Burcu Biricik’in “üzücü” sahnelerin altından çok iyi kalktığını düşünüyorum. Mimiklerini kesinlikle çok iyi kullanıyor. Geri kalan ekibi tek tek saymayacağım ama hepsi harika iş çıkarmıştı.

Gelelim hikayeye, olaylara.. Nerden bahsetsem, nasıl başlasam, ne anlatsam bilmiyorum. Filmin ilk yarım saat civarında aklımda şüphe oluşmaya başlamıştı. Acaba beklediğim kadar iyi olmayacak mı, sıkılacak mıyım gibisinden. Ancak sonra öyle şeyler olmaya, öyle vurucu sahneler gelmeye başladı ki yüzüm renkten renge girdi, oturuşum değişti hatta bi kısımda azıcık gözyaşı dökmüş bile olabilirim 🙂

Tabii ki size tüm yaşananları anlatıp filmin büyüsünü bozacak değilim. Ama şunu söyleyebilirim, birden fazla ana konu vardı. Hepsi de çarpıcı, insanı düşündüren tarzda.

Bana bugüne kadar dalgasını geçerek bahsettiğim bazı konular için çok farklı bir pencere açtı. Düşünmeye, araştırmaya hatta bilinçlenmeye teşvik etti.

Birçok ayrı nokta vardı, üzerine kafa yorulması gereken. Son olarak; hikayenin başlama şekli, bir şeylerin ortaya çıkma tarzı, yansıtılan tarihi gerçekler ve bazı özel sahneler şahaneydi.

Eğlenceli, eğlenceli denenmeyecek olsa da keyifli sahneler vardı, bolca dram, dehşet vardı. Hüzün vardı, huzur vardı, aşk vardı, aksiyon vardı, zeka vardı.. Anlayacağınız, gitmeye değer bir filmdi. Tavsiye ederim.
Ve not: Sakın başlarında sıkılıp veya yetersiz görüp moral bozmayın, pişman olmayacaksınız!

​ İyi Seyirler Dileriz!

Çiçero Nasıl Bir Film? Seyirci Yorumları Nasıl?

2. Dünya Savaşı’nı konu alan merakla beklenen Çiçero filmi dün vizyona giren filmler arasındaydı. İlk günden birçok izleyici filmi izlemek için sinema salonlarını dolduru. Peki Çiçero nasıl bir film? Seyirci Çiçero’yu beğendi mi?

İşte sosyal medyada Çiçero filmi hakkında konuşulanlar:

error: Korunan İçerik!