Bir Aile Hikayesi 7. Bölüm Yorumu: “Ben Sana Aşık Oldum!”

Bir Aile Hikayesi’nin en güzel bölümlerinden biri olabilir dün akşam izlediğimiz “Aile Demek” adlı bölüm. Neden mi derseni, geçmişle bugünüm en anlamlı bağlandığı bölümlerden biri oldu. Çocukların ergenlik anıları da artık diziye dahil edildi. Haş böyle olunca dertler de büyüdü, hayatlar da karmaşıklaştı. Bu bölümün en hasarlı karakteri Beste ile başlayalım bölüm yorumumuza:

Beste’yi bilgisayarda “chat” döneminin olduğu doksanlarda hoşlandığı çocukla chatleşirken izledik ama buluşmanın sonu ise çocuğun Beste’yi değil de yakın arkadaşı Cansu’yu beğenmesiyle bitti. Beste’nin bu anısına gitme nedenimiz ise günümüzdeki sahnelerde yaşadığı güvensizliğin temellerinin atıldığı anın geçmişteki Cansu olayında yatmasıydı. Ceylan diye bir “sıfır beden” bir kadının “karın” diye Erdem’e geldiğini görünce Erdem’in Ceylan’la beraber olduğunu zannetti. Çünkü kendine o kadar güvenmiyordu ki “Cansu, Ceylan ne fark eder. Onlar varken birinin beni sevmesinin mümkün olacağına inanmadım.” diye içini döktü Erdem’e.

Erdem, dizinin en güzel karakterlerinden biri Erdem ve Beste de en güzel çifti bence. Ekranlarda böyle bir normalin dışında çifte ihtiyaç vardı. Tabii normalin dışı tabirim tamamen ekranları kapsıyor. Yoksa asıl normal olan çiftler, hayatlar Beste ve Erdem gibi zaten. Yoksa sakar, zayıf ve güzel sekreter kızlar ile kaslı, zengin patronlar mı gerçek aşk? 🙂 Beste ve Erdem çok daha ilgi çekici. Çift, kısa sürede sosyal medyada da oldukça ilgi çekmeyi başardı bile. Beste’nin kendine güvensizliği ile çoğu kişi empati kurmuş, Erdem’in “Ben kendimi sevmek için çok uğraştım. Bir de seni ikna etmeye halim yok.” sözü ise ayrı derin ve anlamlıydı…

Beste, yanlış anlaşılma yüzden Erdem’den intikam almak için ilk bölüm buluşmayı terk eden adamla görüştü. Olan da o oyuncakçı adama oldu denebilir. Çünkü Beste’ye oyuncak dükkanından getirdiği parmak kız bebeği ve “Onu da beğenmeyenler oluyor ama aslında dünyanın en güzel kızı.” sözleri hepimize dokundu eminim.

Beste, oynadığı bu oyun yüzünden Erdem’i kaybediyordu. En azından arkadaşım ol ye ağlarken, Erdem’in arkadaş olamayız çünkü ben sana aşık oldum demesi. Bu çifti izlemek için sabırsızım!

Biraz da Berk ve Mahur’a bakalım… Onlar da uzun zamandır beklenen yüzleşmeyi yaşadılar. Sokak ortasında birbirlerine girdiler. Sebebi de ailesi Mahur’u kayırırken, Berk’in unutulmasıydı. Eh pek de haksız sayılmaz tabii ama bunda Mahur’un da suçu yoktu. Üçü de aynı yaşta ve herbirinin ayrı ayrı dertleri olunca ne kadar mükemmel bir aile olsalar da yetişemedi Reyhan ve Cem herkese.

Bu yüzleşme de onları geçmişte ikisinin karşı takımlarda oynadığı zamana götürdü. Berk’in, Mahur’a kötü davrandığı ondan kaçmak için odasını değiştirdiği bir ergenlik dönemi. Maçta ise Mahur’un bu olayın acısını Berk’e çelme takarak ödetmesi. İkilinin hem geçmişte hem de günümüzdeki yumruk yumruğa kavgaları yine çok güzel bir geçişti. Geçmişimize ne kadar da bağlı yaşıyoruz aslında. Üstüne koya koya gidiyoruz. Geçmiş arkamızda kalıyor ama hep arkamızdan da geliyor aslında. Bu dizinin en güzel yanı da bunu hatırlatması bence. İki kardeşe geri dönecek olursak geçmişte de günümüzde de birbirlerini affedip barışmalarıyla sonuçlandı olaylar. Bu yüzden de bölümün adı “aile demek” idi sanırım. 🙂

Bölüm sonu ise Mahur’un, Reyhan’ın yalanını öğrenmesi ile bitti. Reyhan’ın, Mahur’un babasını tanıdığını halde Mahur’dan saklaması ve onları buluşturmaması birbirlerine en yakın olan anne-oğulu nasıl etkileyecek haftaya göreceğiz!