Hikayesi Yarım Kalanlardan: Bahar Tunç

Liseli genç kız olarak tanıdık biz Bahar’ı. Derslerinde başarılı,babasına layık olmaya çalışan,fark edilmek istenen hayat dolu genç kız Bahar Tunç…

Hayatı boyunca hep önde gelen olmak istemiş. Aslında ailesi onu hep en iyi olmaya zorladığı,bizim yüzümüzü kara çıkarma diye dayattığı için böyle yetişmiş Bahar. Bir şeyleri başarabilmek için hepimiz hırslanırız doğal olarak ama Bahar’a hırs yapmak da dayatılmış. İstediği her şeyi elde etmesi Bahar’ın en iyi yaptığı şey olmuş zamanla. Belki de bu yüzden herkesin gözünde kötü bir izlenim yarattı en başta.

Biricik hocası Ali Asaf’ı da aradaki yaş farkını düşünmeden hayatının merkezine koymuş. Ne olursa olsun onu elde edeceğine,elde etmek zorunda olduğuna inanmış. Böyle başladı Bahar’ın hikayesi. Özgüvenli,başarılı,hırslı,her zaman kazanan Bahar…

Eylül’ün gelişiyle yıkıldı kurduğu dünya. Eylül,Esma ve Bahar çok iyi bi üçlü olmuştu aslında. Hep birlikte kalsalardı her şeyin üstesinden gelirlerdi eminim. Ancak beklediği gibi olmadı ve Eylül,hem derslerde Bahar’ı geçti hem de Bahar’ın sevdiği adamın tüm ilgisini kendi üzerine çekti. Böyle başladı Bahar’ın Eylül’e olan nefreti.

Eylül gitti,aradan yıllar geçti,herkes kendi yoluna baktı. Doktor olmayı başardı Bahar Tunç,babasının hastanesinde. Belki çok iyi bir doktordu ama yine babasının emelleri yüzünden her şeyi başaracağını sanıp fazla hırslanıp,her şeyi batırıyordu. Başarısızlığını gördüğünde üzülüyordu gayret gösterip daha iyisine odaklanıyordu ama babasının onu sürekli küçük düşürmesiyle yıkılıyordu Bahar.

En iyi cerrahların ekibinde olmaya,işini layığıyla yapmaya,övgüler duymaya can atıyordu Bahar. Eylül’ün hastaneye gelmesi doktorluk kariyerinde geriye attı Bahar’ı. Eylül yine yenmişti onu,yine herkes Eylül için yarışıyordu. Üstüne bir de Ali Asaf da doktorluğa dönüp aynı hastaneye gelince tüm düzeni bozuldu Bahar’ın. Geçmişte yaşadıklarıyla savaşırken bir de bunlarla yüzleşmek zorunda kaldı.

Ali Asaf’ı kazanmak için çaba gösterirken aynı zamanda iyi bir doktor olduğunu da kanıtlaması gerekiyordu. Bir kaç bölüm boyunca hastaların durumuna doğru müdahalede bulunamayan,Ali Asaf tarafından reddedilince ne yapacağını şaşıran bir Bahar izletti senaristler bize. Başarısız,sevilmeyen bir karakter çizmek çok kolaydı ne de olsa. Ama bilmiyorlardı Bahar’ın bu denli sevileceğini. Tüm reytingin gidişatını yerle bir ederken de düşünmediler Bahar’ın ne kadar sevildiğini.

Kötü gösterilen Bahar’ın ardından bi kaç bölüm de iyi Bahar izlettiler bize. Hastaları mucizevi bir şekilde kurtaran, Ali Asaf aşkını arkasında bırakmaya çalışıp hatalarından ders alan bir Bahar gördük. Esma ve Eylül’le arasını düzeltmek istemesi de güzel bir dostluğun başlangıcı olacak sandık…

Hastanenin yakışıklı cerrahı Oğuz Dağçakrak vardı bir de. Herkes gibi o da Eylül’e ilgi duyuyordu. OğEy shipperlar türemişti hatta. Sonra garip bir şey oldu. Sosyal medya dedi ki ‘bu iki sarışın doktor birlikte olsa çok güzel olmazlar mı?’. Seyirci bunları düşünürken senarist Oğuz ve Bahar sahnesi yazınca olaylar güzelleşmeye başladı. Bahar’ı artık herkes sevecek dedik,iyi bir doktor olduğunu kanıtladı sonunda dedik. Tek eksiği onu gerçekten sevecek bir adamdı,o da Oğuz olacak dedik. Koskoca bir kitle olduk OğBah fandom olarak. Her konuşmada,her bakışta anlam aradık. Dostları da olacaktı ya Bahar için hayat güzeldi artık.

Ancak hevesimiz kursağımızda kalırken acımız da en derinlerde kaldı. Sıradan bir gündü,hastalar gelip gidiyordu her zamanki gibi. Nerden bilebilirdik bir hastanın böyle acı bir sona sebep olacağına. O hasta elinde silahla çatıya çıktığında illa birine isabet ettirecekti,anlamıştık. Bahar’ın vurulmasına da hazırdık. Ve diyorduk ki Bahar vurulursa herkes üzülecek. Bahar iyileştiğinde de herkes onun değerini anlamış olacaktı. Esma ve Eylül onu affedecekti,Oğuz Bahar’a yaklaşacaktı,babası kızını küçümsemeyecekti. Ama Bahar kalkamadı yattığı yerden. Tüm acıları da tüm sevinçleri de yerde kaldı Bahar’la birlikte.

Bu ani ölüm sahnesini,herkesin şok olmuş,acı içindeki yüz ifadesini hala dünki gibi hatırlıyorum. Babasının,dedesinin hareket edemeyişi,Oğuz’un ve diğer doktorların elinden bir şey gelmeyişi, Fatih’in daha kavuşamadan kaybedişi… Biz o an anlamıştık diziden sadece Bahar’ın ayrılmadığını. Bahar’la birlikte pek çok şey de ayrılmıştı diziden. Açık ve net görünüyordu,dizi artık bitmişti.

O bölüm final yapsaydı bizler belki Kalp Atışı’nı biraz olsun affederdik. Ama devam etti üstüne bir de gereksiz karakterler yazılarak Bahar’ın üstü örtülmeye çalışıldı. Kalp Atışı kesin olarak bitti o zaman. Bize kalan tek şey Bahar Tunç’un yarım kalan hikayesi ve Ege Kökenli’nin güzel kalbi oldu.

“Yok olmaz erken daha biraz geç kalın ne olur hiç hazır değilim henüz.
Ne olur baharlarımı bırakın bir süre daha tanıdık değil bana güz…”