Film İncelemesi: Agora Nasıl Bir Film?

Kadın sana hangi kelimeyi hatırlatır sorsalar eğer, ben savaşçı kelimesini seçerim sözlükten, ilk yazılan tarih sayfasından bir saat önceye kadar tarih evlerinde bile mucadele veren kadınlarla dolu, onlar ki başka bir insanı canlarıyla yetiştirip bu dünyaya gelmelerine sebep oluyorlar ama kendi doğal hakları için bile savaşıyorlar.

Okula gitmek, yazmak, okumak, çalışmak, araba kullanmak, mühendis, doktor, öğretmen, pilot olmak, film yönetmek, kadınlar aşık olmak için bile savaşıyorlar…

Bu yüzdendir ki her dönemde kadınların haklarını savunan, onlar için dünyaya bir mesaj göndermeye çalışan insanlar varmış, savaşçı kadınların hikayeleri tarihin sayfalarında kaybolmasın diye her zaman onları hatırlatanlar var.

Yazarlar ve film yönetmenleri de bu konuda sessiz kalmayıp sanatlarıyla her zaman kadınların sesi olmak istemişler, bu gün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için özel bir film önerim olacak, umarım ki sizde beğenirsiniz.

Agora, Alejandro Amenábar yönetmenliği ve Rachel Weisz’ın Hypatia olarak performansıyla 2009 de yapılmış bir film.

Film iskenderiyeli Hypatianın yaşamından alıntıdır, o matematikçi, filozof, astronom ve zeki bir kadın, bu hikaye tarihin gördüğü en etkileyici ve aynı anda en trajik öykülarından birisi…

hypatia, daireler ve elipsler

Gelelim filmin adına Agora eski Yunancada şehir merkezi anlamına geliyor. Agora’da ticari, politik ve sosyal konular tartışılır, bu yapının merkezindeki kütüphaneyi hypatianın babası theon yönetiyor, aslında theon hypatiayı sosyal düşüncelerine rağmen böyle bir yerde yetiştiriyor.

Hypatia her kadın gibi bir savaşçıdır, o kendi zamanıyla savaşıyor, herkesin inandığı şeylere inanmadığı için, herkesin yaptığı şeyleri yapmadığı için o değişik ve ilginç gözüküyor, aslında hypatia kimsenin yapmadığı şeyi yapıyor, inandıklarını bile sorguluyor…

inandığın şeyi sorgulamıyorsun… yapamazsın… ben yapmalıyım

 

Filmin sonunu her izlediğimde gözlerimden akan yaş ile beraber Hypatia isminin anlamı geliyor aklıma “en yüksek” ve ne kadar güzel bir isimdir bu hikayenin sahibi için, en yüksek yerler ulaşılmazdır çoğu insan göremez bile oraları, uçmak gerekir yetişmeye… Hypatia uçmayı deniyor, zamanının zalim kurallarına inat uçuyor, yerdeki karanlıklar özgür bir kuşa ellerinden gelene kadar taş atıyorlar başka ne yapabilirler ki, ama o kuş o yaralı kuş ışığa kadar güneşe kadar gidiyor… bir nokta oluyor gökyüzünde… tarihin sayfasında sonsuza kadar parlıyor…

hayat bir açılımdır ve ne kadar ileri gidersek o kadar çok şey kavrayabiliriz. kapımızdaki şeyleri anlamak, ötesinde kalanları anlamak için en iyi hazırlıktır.

Son olarak bu filmi sadece tarih sevenler için değil, 2 saatlık bir zamanı düşünmek ve sorgulamak için ayırmak isteyenlere öneriyorum.