tds_thumb_td_300x0
Gelsin Hayat Bildiği Gibi – 7.Bölüm Yorumu

Tam Sadi’nin mafyacılık günlerini unutmuştum ki suikast sahnesiyle bi kendime geldim. Hoşuma da gitti açıkçası. Her ne kadar evli ve coğrafya hocası halini çok seviyorsak da, bu ciddi tarafı, Emin’in asıl sektörünü izlememiz de gerekiyor bence. Malum, dizi oradan başladı.

Sadi eve girer girmez başlayan ve devamında süren o gerginlik sağlamdı. Normalde hep şen şakrak veya en azından didişmeli, tatlı tatlı söylenmeli gördüğümüz iki insanı böyle saniye saniye artan bi gerilim içinde izlemek çok güzeldi.

Songül silah çektiğinde söyledikleri gözlerimi doldurmaya yeterken, devamındaki dakikalar tüylerimi diken diken etti. Sadi’nin ne kadar gözü kara olduğunu ve yapmadığı bir şey için suçlandığında ne kadar ileri gidebileceğini gördük tansiyonu inanılmaz yüksek o anları gözümüzü kırpmadan izlerken.

İkilinin başarılı oyunculuklarının ve doğru müzik kullanımının da etkisiyle duygusu izleyiciye müthiş geçti o sahnelerin. Anne babasının acısı kalbinde hala taze olan Songül’ün, saniyeler önce kendisi silah doğrulttuğu adam canını riske attığında ne kadar endişeli baktığına şahit olduk. Böylelikle, Songül’ün Sadi’ye verdiği değer, ondaki yeri tekrar gösterilmiş oldu. Arabası denize atıldığında gördüğümüz endişenin kat be kat fazlasıydı belki bu sefer. Çünkü tam karşısında, onun yüzünden, sırf O lafına güvenmedi diye silahı şakağına dayamıştı aynı evi paylaştığı eski mafya “tanığı”.

Sadi’yle Songül arasındaki bağa bir sürü düğümün atıldığı bir bölümdü bu bölüm bence. Aynı zamanda şimdiye kadarki tüm bölümler arasındaki en etkileyici sahnelerden birini izlemiş olduk.

Başta hiç tahammül edemediğim bir karakter olsa da, hala sevmemekle birlikte taciz vb. konulardaki dik duruşu ve Araz serserisine atar giderleri sebebiyle daha az itici bulduğum Gizem sahnesinden sonra (komedivari konuşma tarzı HİÇ yakışmamış, nolur kasmayın) Sadgül’ün yumuşak sahnesine geçtik. O sert havayı dengelemek için yapıldığını anladığımdan laf etmeyeceğim, zaten Sadi’nin, cımlı cimli konuşmaları kıskanması da hoşuma gitmedi değil. Adama yakışıyor abi, yapacak bir şey yok.

Derya’nın acısını da anlıyorum ben, yaşadığı hiç kolay bir şey değil. Bu saatten sonra Sadi’yle olacaklarını düşünmüyorum, olmamalılar da bence ama bu Derya’ya nefret kusmamızı gerektirmiyor. Umarım sosyal medyadakiler de bunu bi noktada kavrayabilir.

Zülfikar’ın özlü sözleri kotam öyle bi dolmuştu ki size anlatamam. Hayır yani zaten ortada Sevda-Araz-Gizem-Mert-Aylin beşgeni gibi bi kekomançilik varken, buna ne gerek vardı bilmiyorum. Çok da seviyodum başta bu veledi, Melek’le ayrılık aşamasında mahvettiler her şeyi. IQsuz IQsuz takıldı günlerce. Soğudum ikisinden de, inşallah ısınırım ne diyim. Lise tayfayı iyice bozdu, görseldeki Aylin gibi bakıyorum yaşananlara. (Melek’le ilgili her şeyi bilmek hakkım rezaletine değinmiyorum bile. Ergen arabesk kıro seni.)

Can kırılmakta da kızmakta da aşırı ötesi haklıydı. Zaten aralarından en aklı başında olan çar o, maşallah diyelim o da zortlamasın sonra. 😬

Bu sinek kılıklı Gizem’i sıkıştırdığında, kızın meydan okuyan korkusuz duruşu hoş olsa da başka kimse yokmuş gibi bizim superheroya haber vermesi, onların atılan konuma adeta ışınlanması ve en önemlisi gülümsemeli anlar (dövüş izlerken Gizem, ardından onun suratını elleri arasına almak suretiyle bakışırlarken her ikisinin de kediden hallice olan) ve mekandan el ele ayrılmaları gördüğüm en tatsız ship uğruna saçmalama sahnelerinden biriydi. Gerçekten BAYDIM ya.

Zülfikar gerçekleri öğrendikten sonra bile afilli cümleler sözlüğüyle yola devam etti ya, ben orda koptum işte. Artık hiç ciddiye alamıyorum kendisini. Ne tatlılar dedik, gülümseyerek izledik şimdi şu geldikleri hale bak. Sanki bana yeşilçam. 🤢

Yalan yok bu sahneyi de beğenmiş bulundum, lise dramalarından midem o kadar bulanmış ki, şöyle gerçek bi aksiyon, Çukur tabiriyle çatapat istiyor bünye. Sadi’nin serseri imajı da hoşuma gitti tabi. Allah’ın emri olarak Songül’ün Derya’yı çağırması ise şaşırtmadı..

Son olarak Melek’in annesi olacak o beyinsiz aşağılık yaratıkla kavga ederken sarf ettiği bazı kötü sözler oh dedirtti. Keşke terk etseydi o kıt beyinlinin evini de bi rahatlasaydık. Bir an önce çözüme kavuşmasını istiyorum artık şu meselenin yeter ya.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!