Memories Of The Alhambra Final: Hikayenin Sonu

Evet! Başlıktan da anlayacağınız üzere bir güzel Kore dramasına daha veda ettik bu hafta… Tanıtımları yayınlanmaya başladığından beri siteye düzenli olarak haberlerini girdiğim, büyük bir heyecanla izlediğim Memories Of The Alhambra 16. bölümüyle finalini verdi.

Öncelikle finali hala izlememiş olanlar ve diziye henüz başlamamış olan arkadaşlar için spoiler dolu bir yazı olacağını söylemek istiyorum. İzlemediyseniz diye başından uyarımı yapayım. Öncelikle Memories of the Alhambra nasıl başladı biraz bunu hatırlayalım. Oyun geliştirme mühendisi olan dizimizin baş kahramanı Jin Woo gece yarısı Se Ju’dan bir telefon aldı Se Ju’nun yarattığı oyunun peşinden Granada’ya gitti. Se Ju ile görüşemese de oyunun içinde bambaşka bir dünya ile tanıştı ve tabi ki olanlar oldu. Oyun oynayan kişiyi içine çekse de kimsenin aklına gelmeyeceği bir olayla yapılan oyunun büyük bir hata olduğu öğrenildi. Öğrenildi dediğime bakmayın buna inanan tek kişi Jin Woo’ydu sizinde bildiğiniz gibi. Oyun da savaşıp öldürdüğü eski arkadaşının gerçekten öldüğünü öğrenmesiyle 1 yıl boyunca oyunun piyasaya sürülmemesi için ve onu arayıp kayıplara karışan Se Ju’yu bulmak için uğraştı durdu. Üstüne sakat bile kaldı. Seyircinin diziye gösterdiği ilk olumsuz tepki de burasıydı sanırım. Sakat kalmasına üzülen izleyici bir hayli çoktu. Başından beri oyunun insanları gerçekten öldürüp nasıl bir NPC(Oyun karakteri) haline geldiğiyle ilgili bir sürü yorum yapıp kafa yorduk. Oyunun insanların kafalarında bir yanılsamaya sebep olmasından tutun da, oyunun farklı bir dünya olabileceğine kadar her şey konuşuldu. Ne olduğunu çözemediğimiz bu oyun da dizi boyunca tam 3 kişi kurban verdik. İkisi düşman olsa da biri Jin Woo’nun kardeş gibi çok sevdiği sekreteriydi. İşte o kayıptan sonra seyirci olarak biz de iflah olmadık. Meğerse dizinin başından beri en sevdiğimiz karakterlerden biri olan NPC Emma her şeyin başlangıcıymış. Oyunun barış temsilcisi olan Emma. Oyunun en önemli özelliğine sahip olan, özel tasarlanmış Emma. Se Ju’nun Emma’yı ablasını rol model alarak bir barış temsilcisi yapması oyunun hatasının başlangıcı olmuş. Emma’nın yanında Se Ju’nun yani kardeşinin arkadaşı Marco tarafından bıçaklanmasıyla oyun barış amacından sapmış ve bir yazılım hatası meydana gelmiş. Emma’nın en başından beri göreviyse bu hatayı düzeltmek. Peki ama nasıl? Alhambra sarayının üstünde ki iki motif. Cennetin anahtarı ve Fatima’nın eli. Cennetin anahtarı Fatima’nın eliyle buluştuğunda kapı açılacak ve saray çökecek. Ben de bu diziyle birlikte öğrenmiş olsam da geçmişte bazı müslümanlar Hz. Muhammed’in kızı Fatima’nın elinin cennetin anahtarıyla buluştuğunda kapının açılacağına ve Alhambra sarayının çökeceğine inanırmış. Yani Se Ju’nun Jin Woo’ya bıraktığı o anahtar Emma’nın eline verilmeliydi. Emma Fatima’yı temsil ediyordu. Bunun için tasarlanmıştı. See Ju da bunun farkına vardığından 1 yıl boyunca oyunun içinde kendini korumaya almıştı ve birinin onu gelip kurtarmasını bekledi. Yani Jin Woo’yu. Jin Woo’nun Granada sihirli bir şehir olacak diyerek sihir adını verdiği oyun kendi de dahil bir çok kişinin hayatına mal olmuş oldu…

“Granada sihirli bir şehir olarak anılacak. -Sihirli mi?”

“Bir yıl önce Hee Ju’ya ön gördüğüm geleceğe ne oldu? Yarısı doğruydu, diğer yarısı ise tamamen yanlıştı…”

Şimdi dizinin benim için en duygulu olan noktasına geliyorum. Jin Woo ve Hee Ju’nun hikayesi. Seyircinin bir çoğu için yazılması gereksiz bir sevgi hikayesi olsa da benim için tam tersi. Jin Woo ve Hee Ju’nun hikayesi son zamanlarda kdrama’da izlediğim en iyi çift hikayesiydi. Aşk diyemeyeceğim kadar naif bir hikayeydi. Hayatında hiç gerçek sevgi görmediğini ve hep yalnız olduğunu alaycı bir şekilde anlatan Jin Woo için Hee Ju çok güzel bir ışıktı. Oyunla ilgili anlattıklarına kimsenin inanmaması ve deli muamelesi görmesiyle iyice kabuğuna çekilen Jin Woo’ya inanan ve seven tek kişiydi. Hastayken ona bakan, gittiği için arkasından ağlayan sevgi dolu bir kadındı Hee Ju. Geçmişte yaptığı iki evliliğinden de yüzü gülmeyen Jin Woo (ki dizinin en gereksiz olayı bu olabilir.) sonunda onu gerçekten seven birini bulmuştu. Eee daha ne olsun? Bu çiftin neresi gereksiz diye kendime sormadan edemiyorum. O kadar güzel sahneler yazılmıştı ki dizinin ihtiyacı olan bir çiftti sonuna kadar. Az sahneleri olsa da hatta dizinin son bölümünde sahneleri hiç olmasa bile hikayenin derinliğini hissetmemek imkansızdı. Hee Ju’nun Jin Woo’ya olan saf sevgisiyle başlayan hikayeleri, Jin Woo’nun yanında kalan tek kişinin Hee Ju olduğunu görmesi ve daha fazla karşı koymamasıyla devam etti. Kimseye güvenmediğini ve aşka da inanmadığını söyleyen bu adam Hee Ju’yu sevdi.

Yeniden karşılaşırsak Hee Ju’ya söylemek istediğim şeyler vardı. Ona bahanelerle dolu sahte gözyaşlarından ne kadar bunaldığımı, bu yüzden benim için ağlamasının ve uyurken bana bakmasının benim için ne kadar değerli olduğunu söylemek istedim.”

Bunca hengamenin içinde birbirlerine olan derin ve gerçek sevgileri bana diziyi izlettiren en önemli noktalardan biri. Zaten aşk odaklı bir dizi olmadığını düşünürsek bu kadar güzel bir hikaye yazılmasını beklemiyordum. Beni bu yönüyle gerçekten çok şaşırttı ve kdrama tarihinde çok etkilendiğim nadir bir çift oldular. Az olsa da altı dolu replikler ve sahneler yazıldı. Jin Woo’nun Hee Ju’ya kardeşini bulacağına dair verdiği söz zaten en başından beri aralarında ki ilişkinin en büyük nedeniydi. Jin Woo sevdiği kadın olan Hee Ju’nun kardeşini buldu. Bulmasına buldu ama bu sefer de kendisi kayıplara karıştı. Hee Ju kardeşine kavuşsa da sevdiği adamı kaybetmek zorunda kaldı. Çünkü Jin Woo’da oyunun yazılım hatalarından biriydi ve Fatima’nın elinde tuttuğu cennetin anahtarıyla o da kendini oyunda imha etmek zorundaydı. Yani Emma’nın ellerinde. Bunun farkına vardığı ilk andan beri Hee Ju dahil etrafında ki herkese yavaşça veda etmeye başladı.

“Birden Hee Ju’nun beni bekliyor olabileceği aklıma geldi. Düşündüğüm tek şey buydu. Tahmin ettiğim gibi bekliyordu.”

Hee Ju’nun beklediğini bildiği halde içeri girip son bir veda bile etmeden gitti. Sahnenin içimde nasıl ukte kaldığını tahmin bile edemezsiniz. Bunu bile çok görmüş bize senarist. Bu sahnelerden sonra cennetin anahtarıyla oyunda ki tüm hataları silip anahtarı Emma’ya verdi ve deyimi yerindeyse kendini hem oyundan hem dünyadan tamamen sildi. Başından sonuna hepimiz beklemediğimiz keyifsiz bir final bölümü izledik. Jin Woo geri dönecek diye beklerken dizinin yayın süresi bitti. Sonunda siluet’ini gördük meğer o da kendini Se Ju gibi oyuna saklamış. Hee Ju’yu da Jin Woo’nun yaşadığını öğrenip onu görmek için koşarken bıraktık. Profesör Cha’nın ölümü hepimize en mutlu eden an oldu final bölümünde. Final bölümünü yok saydığımda yılın en iyi dizisiydi. Ama final bölümünü aklımdan silemiyorum. Koreli senaristlerin izleyiciyi tatmin etmediği tek nokta zaten final bölümleridir. Kdrama izleyicisi ne dediğimi anlar. Final bölümünü çok beğendiğim bir dizi dahi çıkmadı kdrama’da. Memories of the Alhambra ise kendisine hiç yakışmayan bir final bölümüyle veda etti. Ben de yazıya ve diziye bir kaç gif ile veda edeyim…

“Hikayem burada bitiyor…”