tds_thumb_td_300x0
Şahsiyet’in İlk 3 Bölümünden Kalbimize Dokunan Şarkılar!

Puhu Tv’de izlediğimiz Şahsiyet, yayımlandığı günden bu yana gündemden düşmedi. Senaryosunun yaratıcılığı, oyuncu kadrosunun ustalığı, sahnelerin görsel şöleni… Her şeyiyle seyirciden tam not almayı başaran Şahsiyet’in ilk 3 bölümünde çalan şarkılar da bir o kadar sahnelerle uyumlu oldu. Biz de bu şarkıları sizin için derledik!

Keyifli dinlemeler 🙂

1.Neco & Ayşe Özyılmazer – Hani

 

2. Tom Jones – Not Respomsible

3. Tanju Okan – Kadınım

4. Fazıl Say – Yeni Bir Gülnihal

 

5. Erci E – Bin Arabama

 

6. Melih Kibar – Bizim Aile

Ve son olarak dizinin adeta insanda ayağa kalkma hissi uyandıran jenerik müziği 🙂

 

Görünen Adam 6. Bölüm

Görünen Adam’da her şey olur da zaman yolculuğu olmaz mı? 6.bölümde hepberaber 1637 yılına, Karacaoğlan’ın yanına gidiyoruz. Eğlenceli bir yolculuk olduğu kesin. 🙂

Bu bölümde Eşref Şerif ile Zühtü arasında enteresan bir sahne yaşanıyor. Kurtuluş’ın kaçmasına sebep olduğu için Zühtü’ye kızgın olan Eşref, ona sivri bir şey saplayıyor ve ağzından yeşil bir sıvı gelen Zühtü’nün son sözleri ‘’Eşref, seni seviyorum’’ oluyor.

Kim olduğuna karar veremediğimiz Sumru Susuzyaz’ı bu bölümde tekrar görüyoruz. İsfo’yu Kurtuluş’a ne olduğunu anlatması konusunda birazcık sıkıştırıyor. Ancak bizimkiler oradan da kaçmayı başarıyor tabii.

Dolunayın tam olmasına saatler kalınca Eşref Şerif biraz deyim yerindeyse tutuşuyor. Kurtuluş’u yakalamak için tek çaresinin Tonguç olduğunu düşünürken akıllarına gelen bir fikirle kendisine ‘’yeni bir salak’’ buluyor. 🙂

Aynalar sayesinde ordan oraya seyahat etmeye pek bi alışan Kurtuluş ve İsfo, son olarak nerede olduklarını anlamadıkları bir yerde buluyorlar kendilerini. Güzel bir yer olsa gerek ki hoşlarına giden bir şey görüyorlar, ancak biz o şeyi göremeden bölüm son buluyor. 🙂

Görünen Adam 6. bölümü aşağıdan izleyebilirsiniz:

‘Tehlikeli Karım’a Seyirciden Tam Not!

Söz 37.Bölüm: Asıl zayıflık,sevmemektir belki de…
“Sevince hiçbir şeyin önemi kalmaz, kendinin bile…”.   Dün izlediğimiz sahneler bu sözün beden bulmuş haliydi diyebilirim. Eylem de Fethi de hayatları tehlikedeyken sevdiği kişi yerine kendi canlarını feda etmekten başka bir şey düşünmediler, bunun için her şeyi göze aldılar. Acı çekmeyi hatta ölmeyi… 
Hayatlarının en zor anları diye bir tabir kullanılmıştı EyFet için özette, belki abartmışlardır, belki çok kötü bir şey yaşanmaz diye düşünmüştüm. Aslında Eylem için de Fethi için de en zoru, en kötüsü zaten buydu… Birbirlerini defalarca kaybetme aşamasına gelmiş iki aşık; benzer şeyleri, daha şiddetlisini düşmanları tarafından kaçırılıp, esir alınarak tekrar tekrar yaşadılar. Bunlarla baş etmek onlar için gerçekten en zoru…
Dünkü sahne; ilk sezonda Eylem’in Çolak’ın yanına gitmesiyle beraber hayatının tehlikeye girmesini ve timle beraber esir alındığı sahneleri hatırlattı bana. 
Eylem’den Çolak’a ihanet etmediğini kanıtlanması için Fethiyi vurması istenmişti. Yapamamıştı Eylem. Yapmayı bir an bile düşünmemişti. Fethi durumun farkına varıp o an yaşananların sebebinin kendisi olduğunu söyleyince Eylem’i bu zorlamadan kurtarmıştı. Ona daha fazla zarar gelmesin diye, kendi canını onun canı yerine ortaya koymuştu. Üstelik o zamanlar aralarında büyük bir aşk yoktu buna rağmen Eylem’e zarar vermelerine göz yumamadı… O sahneden çok etkilenmiştim. 
Demiştim ki seven iki insan, işte birbirini böyle sever. Kendi canından daha çok. ???
Bunu söylemiştim evet fakat o zamanlardan bu zamanlara gelebileceğimizi hiç düşünmemiştim. Birbirleri için çok şey ifade edeceklerini tahmin etmiştim, hissetmiştim daha iyisi olamaz derken dünkü sahnelerin beni çok daha fazla etkilediği gerçeğini kabul etmem gerek. 
Bu kadar çok etkilenmemin sebebi, sahneyi hissetmiş olmam. 
O mücadele anlarını, bağırışları, çırpınışları, itirazları, inatlaşmaları, meydan okumaları, acıyı, kaybetme korkusunu, fiziksel yorgunluğu, psikolojik baskıyı, kendine gelmeyi ve rahatlamayı sonuna kadar en güzel haliyle hissettim hatta yaşadım sanki.

Burada Meriç Aral’ın ve Burak Sevinç’in oyunculuk yeteneklerinin çok başarılı, etkileyici ve güzel olduğunu belirtmek istiyorum. ??
Selim’in Eylem ve Fethi’yi alıkoymadan önceki sahneyle başlıyorum anlatmaya ??
Çiftimin aynı düşmana karşı silahları olmadan, sadece yakın dövüş yetenekleriyle mücadele ettiği sahneleri görmeyi uzun zamandır bekliyordum daha doğrusu çok istiyordum ve olacağından da umutluydum. Dün buna çok güzel bir şekilde şahit olduk. ??
Tüm gücün sadece erkekte olmaması; koruma, kurtarma gibi vasıfların sadece Fethi’ye yüklenmemiş olması izlemeyi keyifli hale getiren en büyük detay benim için. Bir kadının kendini böyle rahat bir şekilde savunduğunu izlemek beni mutlu ediyor, içimi rahatlatıyor. Fethi, Eylem için endişeleniyor elbette ama ona güveni tam ondan asla şüphe etmiyor bu konuda. Tüm o dövüş ve kaçış kargaşında aklı Eylem’e gidip, dikkati dağılmıyor ve bu yüzden yumruk yemiyor mesela. ???

Her ne kadar mükemmel bir dövüş ve güçlü duruşlar izlesek de Selim’in adamları çiftimizi yakalamayı başarıyor ki artık yakalaması gerektiğini düşünüyordum çünkü aksi, oldukça saçma ve gereksiz olacaktı. Ayrıca bunu istemiştim de tüm Delifişekler gibi. ??
Sonrası işkence sahnesi… 
Fethi’nin bağırışlarıyla başlayan sahne… Daha uzun bir süre gösterilmeseydi heralde kafayı yerdim. Selim’in işini bilen biri olduğunu hep savundum hala da savunuyorum. Öyle kolay lokma değil, esaslı bir düşman; her ne kadar sinir olsa da bu siniri kontrol etmeyi başardı en azından etkili bir şekilde kullandı. Kendini kaybedip saçma sapan olaylara sebep olmadı.
Hem Eylem’in hem Fethi’nin üstüne gelişi beni oldukça sinir etti ki bu iyi bir şey. Sahneyi etkili hale soktu.. 

Olayların akışı gerçekten muazzamdı. Başvurduğu türlü türlü fiziksel şiddetle önce Fethi’yi konuşturmaya çalıştı ama nafile, konuşur mu!! Sonra psikolojik olarak saldırabilmek için Eylem’i kullandı; gözü önünde Eylem’in canını yaktı, ona daha büyük zararlar vermekle tehdit etti. Tabiki Eylem ne kendisi konuşur ne de Fethi’nin konuşmasına izin verecek bir zayıflık gösterirdi. Böyle güçlü bir duruş sergilemeleri tam çiftimize göre bir hareketti açıkcası. Eylem’in zamanında ona yapılan sorgularda asla konuşmadığını biliyoruz ve bundan ödün vermemesini bekliyoruz, Fethi’nin ise asker oluşu zaten konuşmayacağından emin olmamıza yeterli bir sebep. 

Buradaki esas can alıcı nokta, Selim’in ikisini de birbirlerinin zayıf noktaları olarak gördüğü gerçeğini tamamen yıkmaları. Aksine ikisi de birbirlerinden güç alıp daha çok dayanabiliyorlar. Birbirlerine bakışlarından anlam çıkartıp doğru olanı yapabilecek cesarete ulaşıyorlar. Asıl zayıflığın sevmemek olduğunu, canını verecek o insanla karşılaşmamış olduğunu gösterircesine güçlü duruyorlar. Çünkü ayrı ayrı ama aynı şeyleri düşünüp, hisseden ve bilen kişiler ikisi de. Çünkü aşıklar…???
Tüm bunların yaşandığı sırada Fethi’nin Çanakkale Türküsü’nü söylemisi benim içimi cız ettirdi. Aynı şeyleri Eylem de hissetmiş olacak ki sevdiği adamın o haline gurur ve aşk dolu bakışlar atmaktan kendini alamadı. ??
Selim yavaş yavaş ilerlediği sırada Agah Bey’imiz de adım adım yaklaşıyormuş. Onun gelişiyle işler çok daha güzel bir hal alıyor. !!! Burada parantez açıp sahnenin duygusallığından ziyade yazılışı, kurgusu, senarize edilmesi hakkında birkaç şey söylemek istiyorum. Yabancı dizi ve film izlemeyi seven biri olarak çok rahatlıkla söyleyebilirim ki sahne yabancı aksiyon filmlerini aratmadı. Her şey yerli yerinde ve oldukça dozundaydı. 
Mesela; Fethi’nin Agah’a meydan okuması üstelik Agah’ı tanıdığı, bildiği halde böyle davranması harikaydı. Adamın yüzüne tükürdü ya. ??  Aynı şekilde Eylem’in Agah’ı görünce özgüvenin artması, rahatlaması çok güzel yansıtılmıştı. 
Hele Agah’ın planı. ??
Ben Eylem’in üzerine verici koydu sanmıştım. Selim’in üstlerini aradıkları hiç aklıma gelmedi. ?? Ama benim sandığımdan çok daha güzel ve kaliteli bir kurgu vardı burda. Eylem’i vuracağı yere plaka yerleştirdi, sonra kızın omzunu kesti vericiyi içinden çıkartmış gibi gösterdi, yetmedi Eylem’i vurdu. Kesinlikle öleceği bir yerden hem de. 
Tüm bu kurgu beni gerçekten Ethem Bey’e bir kez daha hayran bıraktı. ??
Bu olanlar sayesinde Fethi de Eylem de hayatta ve Selim Eylem’i öldü sanıyor. Kelimenin tam anlamıyla muhteşem bir plandı, uygulama da aynı ölçüde harikaydı. ??? Enfes. ??
Eylem kurşunun etkisiyle bayıldı. Fethi onu öldü sandı. Onu bir kere daha kaybettiğini, koruyamadığını düşündü, bu sefer diğerlerinden daha korkunç bir şey yaşayacağından emindi ve o hiçbir şey yapamamaştı bu durumun verdiği pişmanlıkla ruhu çekildi resmen adamın….
Önce umut dolu bir sesleniş, biraz ısrar sonra korku dolu bir yükselme, yalvarış, en sonunda ise acı ve çaresizlik dolu bir haykırma, içimizi yakan bir feryat… 
O kadar güzel hissettik ki kahrolduk, unutulmayanı yaşadık, duyduk.

Neyse ki Eylem onu hayata bağlayan koca bir nefesle kendine geldi. Fethi’nin o anki rahatlamayla yüzünün aldığı hali ona seslenişini asla unutamam. Asla… ???

Bir kez daha dedim işte seven insan böyle sever kendi canından da öte diye…???
İşkence sahnesini gerçekten çok beğendim. Oyunculuklar da kurgu da efsaneydi. Tüm bunları yaşadığımıza sevinirken ve çiftimizi yorgun görmeyi beklerken o kadar zıt bir durum oldu ki, şaşırmalara ve gülmelere doyamadım. Çünkü yine tüm Delifişeklerle birlikte istediğimiz bir diğer sahne izleyiciye sunulmuş. Eylem ve Fethi gizli görevde… 
Bir Partners in Crime vakası. ??
Sahne Mission Impossible havasında bir sahneydi. Gösterişli bir giriş, havalı hareketler, dikkat çekicilik, kendi ağırlığını ve rol kesme yeteneğini konuşturma esasalarıyla ortaya konulmuş bir kurgu ve muhteşem performanslar.

Meriç’inden, Eylem’ine; Burak’ından, Fethi’sine; Görkem’inden, Eren’inden,Tolga’sından; tüm karakterler de dahil olmak üzere acayip eğlenceli ve bir o kadar da başarıyla tamamlanan bu unutulmayacak görevi izledik. Genel izleyici kitlesi, bu operasyon tarzı, timin işlevinin yoğun olduğu sahneleri büyük bir beğeniyle izliyor. 
Time yardım eden bir Eylem de sıradanlıktan, klasik operasyon havasından uzaklaştırıyor olayı, farklılık katıyor, daha da genişletiyor bu yüzden görev daha çok dikkat çekiyor diye düşünüyorum. ???
Bu sahnelerde bol bol kıskançlık gördük. Ufak itişmeler, karışma sen banalar, görevdeyiz arkadaşlar tarzında bakışlar, eğlenceli tavırlar, hoş muhabbetler oldu. İzlemekten keyif aldığım ve her detayına hayran kaldığım bir sahne oldu. ???

Özellikle söylemek istediğim bir sahne var, o da şu;  Köstebek denilen adamın koruması olayı fark edince Fethi’nin Eylem’i tutup oradan alıvermesi hareketi beni bitirdi. ??
Gel sen bakıyım şöyle, yeter artık bu kadar, çabuk çık yukarı başka erkek falan görmesin seni dercesine aldı, sardı kendine sevdiği kadını. Herkesten uzak tutar gibi… ??
Eylem’in timin içinde tek kadın olarak bulunmasını, görevlerde büründüğü karakterleri ve o karakterlere rağmen kendi duruşunu hiçbir zaman bozmayışını çok seviyorum. 
???

Bu bölümde istediğimiz, hayalini kurduğumuz tüm bu güzellikleri izlediğimiz için seviniyorum. 
❤❤❤
Ve bir kez daha iyi ki EyFet diyorum. Bana hissettirdiği tüm duygular, taşıdıkları kocaman anlamlar için iyi ki diyorum. Çünkü gerçekten sevmeyi, aşık olmuş iki insanı anlayabiliyorum, ince ince işlenmiş olmalarına, küçük büyük tüm detaylarına bakıp hissedebiliyorum. 
En güzeli de bu değil mi zaten hissedebiliyor olmak… 
Daha nice sahneler için sabırla beklemeye devam ediyoruz…
A Lady. 
Görünen Adam 5.Bölüm

Görünen Adam’ın 5.bölümü İpek’in her şeyi öğrenmesiyle başlıyor. Kurtuluş İpek’in odasına girip tüm planı ve gözlüğü ona anlatıyor.

Tonguç Bey ise her zamanki gibi yine Kurtuluş’un peşinde. Ancak bu sefer Kurtuluş’u elinden kaçırmak yerine onu yakalatarak Eşref Şerif’in yanına götürüyor.

Gözlerini Eşref Şerif’in mekanında bağlanmış bir şekilde açan Kurtuluş biraz demek az kalır baya bir şok geçiriyor. Hele de bağlamasının da bağlandığını görünce deli oluyor!

Bu kısımda ise çok sevilen bir diziye gönderme yapılmış: Ulan İstanbul. 🙂 Ulan İstanbul dizisinde Karlos rolünü canlandıran Kurtuluş, Görünen Adam’da bağlamasına Yaren ismini vermiş. Bu da Karlos&Yaren çiftini hala unutamayanlar için anlamlı bir gönderme olmuş. Karlos&Yaren çifti o kadar çok sevilmiş olacak ki, Kurtuluş da bağlamasının ismi için ‘’Ben bir geleneği devam ettiriyorum.’’ diyor.

Bu arada bağlı halde yatan Kurtuluş için Eşref Şerif ile birlikte iş birliği yapan Zühtü’yü bu bölümde de görüyoruz. Eşref Şerif ile birlikte Kurtuluş’dan bir et parçası alma derdindeler. Çünkü daha önce Eşref Şerif’in aynı işlemi uyguladığı herkes birtakım değişimler geçirmiş. (O sahneyi izlerken Doctor Who izliyormuş gibi hissedebilirsiniz.) Ancak Kurtuluş’da herhangi bir değişim olmamış. Bunun sebebini anlamak için de Kurtuluş’dan bir parça almak istiyorlar.

Bölümün sonlarına doğru Eşref Şerif ile Zühtü arasındaki bağı da öğrenmiş oluyoruz. Üniversite yıllarında ortak olan ikilinin arası Eşref Şerif’in Zühtü’yü bir kadına çevirmesi ile birazcık açılmış. Zühtü de bu yüzden biraz sinirli yani. Böyle olunca da Kurtuluş’un o halde yatmasına izin vermeyip onu Eşref Şerif’in elinden kurtarmaya karar veriyor. Kurtuluş’a birkaç taktik verdikten sonra onu serbest bırakıyor.

Kurtuluş’un kaçacağı sırada yanlışlıkla bir aynanın içine girmesi ile birlikte de bölüm sonlanıyor. 🙂

Görünen Adam 5. Bölümü aşağıdan izleyebilirsiniz:

 

error: Korunan İçerik!