tds_thumb_td_300x0
The One Nasıl Bir Dizi?

İnsanları DNA örneklerine dayanarak “aşık olmaları en muhtemel” eşleriyle eşleştirebilen bir şirket olan MatchDNA şirketi ve kurucu CEO’su olan Rebecca’yı anlatan bir Netflix dizisi The One. 2021 yapımı ve yalnızca bir sezon sürmüş. İlk bölümlerde hem bu fikrin veya buluşun ortaya çıkışını flashbacklerle desteklenmiş anlatımlarla izliyor hem de bir yandan polisiye vakalarla karşılaşıyoruz. Kayıplar, şüpheli ölümler gibi. Günden güne büyüyen ve daha çok insanın hayatına etki eden şirketin toplum penceresinden nasıl göründüğü ve bunun siyasilerin gündeminde oluşu da bir diğer konu ki bu da keyifli bir eklenti olmuş bence.

Gerçek aşklar, sahte aşklar, tercihler, iş dünyası, tehditler şantajlar, kirletilen eller, planlar, insanın merak başta olmak üzere birçok içgüdüsü ve onlar sebebiyle başına gelebilecekler ve değişim.. Dizi çeşitli unsurlar barındırıyor ve birçok noktaya temas ediyor diyebiliriz kısaca. Oyunculukları pek fazla sevemesem ve özellikle aksanlar odaklanmamı hayli zorlaştırsa da The One fena bir iş değil. Soğukkanlı bi suçlunun hikayesini izlemek ve zaten başlı başına aşık olmanın “genetik olarak eşleşmek” kavramına dönüşmesi fikri zaten oldukça etkileyici. Uzun lafın kısası, şans verilebilecek sürükleyici, ters köşeleri olan bir dizi. En büyük handikapı ise birçok mevzu kesin bi sonuca bağlanmamış ve son bölüm ucu açık bi yerde bitmişken ortalarda 2. sezon olmayışı..

That ’90s Show 1. Sezon Yorumu | Beklentileri Karşıladı mı?

How I Met your Mother’ın, How I Met your Father olarak dönmesinin ardından şimdi sıra That ’70s Show’da…

Yayın hayatına 1998 yılında başlayan ve toplamda 200 bölüm süren That ’70s Show dizisinin spin off’u That ’90s Show, Netflix’te yayına girdi. Zamanının ses getiren sitcomlarından biri olsa da Türkiye’de bir tık underrated kalan bu gençlik sitcomunun yine de ülkemizde de azımsanamayacak bir kitlesinin olduğunu söylemek mümkün.

Özellikle de büyük bir kesimin Steven Hyde hayranı olup, Jackie&Hyde shiplediği aşikardı. Eğer diziden sonra gündemi pek takip etmediyseniz bilgilendirelim, Dany Masterson birçok taciz davası ile yargılandığı için dizinin kadrosuna dahil edilmedi. Bu nedenle, orijinal dizinin en sevilen karakterlerinden biri olan Hyde’dan mahrum kalıyoruz.

Ancak, kadronun geri kalanı da bizi tatmin etmeye yetmiş görünüyor. Özellikle de yıllardır çizgisini bozmahyan Ashton Kutcher ve Mila Kunis çiftinin, diziye birlikte dönüşü büyük ses getirdi. Michael, dizide Jackie’nin Hyde’dan ön ceki ilk partneriydi. Final sezonunda Hyde ile de Michael ile de olmayıp Fez ile büyük şaşırtmaca yapan Jackie, 90’lı yıllarda karşımıza ilk aşkı Michael Kelso ile evli çıkıyor yani.

That ’90s Show Konusu

Dizi, 4 Temmuz için Eric, Donna ve kızları Leia’nın Forman’ların evine dönmesini konu alıyor. O gün içinde komşularının kızı, onun ağabeyi ve arkadaş grupları ile tanışan Leila, kendi şehrinde hiç yaşamadığı kadar eğlenceli bir gün geçirince yazı, bu tuhaf yeni arkadaş grubu ile geçirmek için Red ve Kitty’nin yanında kalıyor.

Forman’ların meşhur bodrumu, 1995 yılında bir kez daha ergenlere ev sahipliği yapmaya başlıyor.

Red ise bu duruma ve ergenlere karşı yine bildiğimiz gibi: ”Onları besleme Kitty, ilk seferinde de böyle başlamıştı…” 😀

That ’90s Show Dizisi Beklentileri Karşıladı mı?

Yeni nesile kimse pek de ısınamamışa benziyor. Yeni çocukları, eski kadroya benzetmeye çok çalışmışlar. Özellikle Donna ve Eric’in kızı, o ikisine, Jackie ve Kelso’nun oğlu ise gerçekten de ikiliye özellikle de Kelso’ya çok benziyor. Nate ve Nikki ikilisi, bir zamanların Jackie&Kelso ikilisi olmuş. Ozzie’nin ukalalığı, Hyde’ın çoook zayıf bir kopyası gibi… Yani hem herkesi benzetmek istemişler hem de o kadar olmamış ki… Basit birer kopya gibi kalmış çocuklar.

Öte yandan, ada kadronun neredeyse eksiksiz yer alması ve bölümlerin sık sık içinde yer almaları çok başarılı olmuş. Ana kadro için izlemeye kesinlikle değiyor. Zaten bölümler 25 dk civarında ve toplamda 10 bölümden oluştuğu için neredeyse bir film gibi düşünüp bitirmek bile mümkün. Anlamadan, diziyi neredeyse bitiriyorsunuz. Bu anlamda çocukların sahneleri ile de eski kadro gibi yoğun bir bağ kurma zorunluluğu kalmıyor. Keyif alarak izleyebiliyorsunuz diziyi.

Özetle, 70’ler kadrosuyla herkesi duygulandırmayı ve neşelendirmeyi başaran dizi fena bir açılış yapmadı diyebiliriz. That ’70s Show’un o korkunç finalini görmezden gelip, ana kadronun 90’lardaki gerçek finalini göstermesi de apayrı verimli oldu. 🙂

Herkese şimdiden iyi seyirler WISCONSIN’liler!

Workin Moms 7. Sezon 3. Bölüm | Duygusallık

Sloane olayını ne zaman bitireceğiz, ciddi soruyorum? Frankie’nin yerini Sloane karakteri ile doldurmaya çalışmayı anlayabilirim ama bu bi çaba olarak kalsa keşke. Sloane hiçbir zaman ekipten biri gibi olmayacak ki biz neden sürekli Sloane’ın bebeği ve kariyeri arasında kalan problemleri izliyoruz anlam veremedim. Her bölüm aynı olay bir de. Çok sıradanlaştı.

Neyse ben Anne’den devam edeceğim. Seamus ile ilişkileri ne yönde ilerleyecek inanın merak ediyorum çünkü Seamus’un da Anne’den uzak kalmaya pek niyeti yok gibi. Çünkü Anne’den terapi almaya karar vermiş, öfke kontrolü için 😀 Evet burada güldüm ne var. Öfke kontrolü sebepli terapi almak istediği terapisti öfke kontrol çalışmasında tanıştığı bir arkadaşı??? Bu kısım biraz enteresan gelse de ikili gerçekten de bir aradayken güzel (istedikleri gibi heyecan dolu) vakit geçirebiliyorlar. Bu durum farklı bir boyuta taşınır mı henüz kestiremiyorum açıkcası.

Kate için ise işler yolunda gitmeye devam ediyor. Erkek doğum kontrol hapının reklam işini de bu bölümde çözmesine çok sevindim. Ancak ilacın gidişatında olmasa da erkeklerin gidişatında bazı problemler ortaya çıkacak gibi duruyor. 🙂 Kate eve geldiğinde kocasını normal üstü bir duygusallıkta bulunca bunu anladı muhtemelen. Umarım bu ilacın bir anda düşüşe geçip Kate’in durumdan kötü etkilenmesine sebep olmaz. :/

Workin Moms 7. Sezon 2. Bölüm Yorumumu Okumak İçin Buraya Tıklayabilirsiniz

Workin Moms 7. Sezon 2. Bölüm Yorumu | Jenny

Tula krizimiz devam ediyor. Anne’in kendini bulma serüvenindeki bir diğer basamak olan yeni evcil hayvanı Tula, öfkesini geçirmeyi başaramadığı için Anne’i sinir yönetimine giderken görüyoruz. Bir psikoloğun sinir yönetimi seansında nasıl tepki vereceğiniz en az ben kadar Seamus da merak etmiş olacak ki Anne’den bir seans almak istiyor.

Evet Seamus, Anne’in terapi arkadaşı ve onunla birebir aynı şeyleri hissediyor, aynı adrenalini arıyor. Bir tek bunla da kalmıyor Anne’in aklına bir fikir de sokuyor tabii. Bu yüzden bölümün sonunda Anne’i arabasıyla drift atarken görüyoruz. 🙂 Umarım bu adrenalin artık yetmiştir ve bu konuyu kapatırız diyorum.

Jenny cephesinde de durum bildiğimiz gibi. Her zaman patavatsızlığıyla tanıdığımız ama bir şekilde yine kızamadığımız Jenny, Kate’in en favori işlerinden birini mahvetmek üzere. Erkekler için doğum kontrol hapı geliştiren bir firmanın tanıtımı için uğraşan Kate’in işini yine patavatsız yorumları ile baltalıyor. İşe başlayalı birkaç gün olmadan kovulması da gecikmiyor tabii.

Dizide Jenny’yi hep yan rollerde izledik ve şimdi de tekrar gündemden uzaklaşmasından pek hoşlanmadım aslında. Umarım farklı bir şekilde yine odağı artar diye düşünürken bunun ipuçlarını da aldık aslında. Jenny’nin farklı bakış açısı ürünün tanıtımına başka bir boyut katarak kadınların gözünden erkek doğum kontrol hapının ne hissettirdiğine odaklanıldı. Bazen bu kadının düşünmeden konuşmaları dolaylı yoldan da olsa iyi şeylere sebep oldu. 🙂

Kate’in şirketinin günden güne gelişmesi dizinin en güzel olaylarından biri bence. Kendinden emin, başarılı, çalışkan, ailesiyle iletişimi kuvvetli bir kadın olarak seni daha nice bölümler izlemek isterim canım Kate!

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere. 🙂

7. sezonun ilk bölümü hakkındaki yorumumu da buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.

Workin’ Moms 7. Sezon 1. Bölüm Yorumu | Yeniden

Workin’ Moms, favori komedilerimden. Yeni sezonu ile geldi sonunda, seve seve anlatacağım şimdi <3

7. sezonu bir önceki sezonun kısa bir özetiyle açıyoruz. 6. sezon benim pek içime sinen bir sezon olmamıştı açıkçası. Çünkü Kate ve Anne dostluğunun arası açılmıştı hem de çok gereksiz bir sebepten ötürü: birbirlerine zarar veriyorlar diye. Yahu siz lisede falan mısınız? Birbirinize bunca yıl nasıl iyi geldiğinizi, birbirinizin en iyi sığınağı olduğunuzu bilmiyor musunuz canlarım benim? Bu sezonda tekrar toparlayacağınıza o kadar eminim ki. Zaten 6. sezonun finalinde bu mesaj da bize verilmişti.

Anne’in trafik kazası geçirdiğini anladığı an Kate’in koşarak yanında olması da içimizden ‘‘biraz zor ayrılırsınız siz’‘ dedirtmedi değil. Neyse ki ciddi bir şey olmadı, tabii Anne’in psikolojik durumu hariç.

Kate ve Anne

Genel olarak sürekli gel-gitli bir psikolojiye sahip olan Anne için kaza bir dönüm noktası oldu. Sürekli kurallara bağlı kalan o sert mizacındaki heyecan izleyiciye geçti diyebiliriz. Kaza anında yaşadığı adrenalini hep diri tutmak isteyen Anne için ilk adım eve bir tarantula almak oldu. Evet evet, beslemek için. 🙂

Workin’ Moms dizisinin en sevdiğim yanlarından biri de cinsiyetçiliğe karşı net duruşları. İstisnasız her sezonda en az birkaç bölüm buna vurgu yapılıyor. Yeni anne olan bir kadının işyerinde bebeğine bir yandan bakarken, emzirirken bir yandan da toplantılara katılabileceği ve bunu en iyi şekilde yapabileceği fikri seyirciden tam not aldı. Tabii bir de erkek doğum kontrol hapı var. Kadınlar tüm yan etkilerine rağmen bu hapı yıllardır kullandılarsa erkekler neden yapamasın? Bencilliği bırakın artık diye bağıran bir bölüm için teşekkürler! 🙂

error: Korunan İçerik!